Mürşite El Vermek

Suluk Suluk etmek isteyen kimse, mürşide el verip tevbe etmek suretiyle bey ‘at eder. Bunun dinde yeri var mıdır?

 

Suluk etmek isteyen kimsenin mürşidine el vermek ve huzurunda tevbe etmek suretiyle kendisiyle bey’at etmenin islam’da yeri vardır. Nitekim daha önce de beyan ettiğimiz gibi, zira erkekli kadınlı sahabelerde Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e bey’at etmişlerdir. Salikte mürşidinin huzurunda o güne kadar işlemiş

olduğu günahlardan tevbe ederek pişmanlık duyduğuna ve ondan sonra kötülük yapmayacağına, yalan söylemeyeceğine, kimsenin malına tecavüz etmeyeceğine dair söz veriyor. Ve bunun için Allah-u Zülcelal’i, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’i ve mürşidini şahit tutuyor. Dinen bunun hiçbir sakıncası yoktur.

Kadınlardan bey’at alma, erkeklerde olduğu gibi musafaha ile mi, yoksa sadece karşılıklı sözleşme ile mi yapılır?

Kadınlarla bey’at sadece sözleşme ile icra edilir. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Mekke’nin fethi günü kadınların bey’atını nasıl kabul ettiği konusunda farklı rivayetler bulunmaktadır.

Hz. Aişe radıyallahu anha şöyle nakletmiştir:

“Resulüllah sallallahu aleyhi ve sellem kadınlardan, sözlü olarak bey’at alıyordu. Helali olan kadınlar hariç; Resulüllah sal­lallahu aleyhi ve sellem’in eli hiçbir kadının eline değmemiştir.”

(Buharı, Müslim, Tirmizi)

Rukayka’nın kızı Ümeyye şöyle anlatmıştır:

“Ya Resulallah! Hiç bir şeyi Allah ‘a şirk koşmayacağımıza, zina etmeyeceğimize, hırsızlık yapmayacağımıza, çocuklarımızı öldürmeyeceğimize ve kimseye iftira etmeyeceğimize, dini emirlerde asi olmayacağımıza dair sana bey’at ediyoruz-“ dedik.

Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’de: “Gücünüz yettiği kadar.” buyurdu. O zaman biz:

“Allah ve Resulü, bize bizden daha şefkatlidir. Müsaade buyurun da (elinizden tutup) sana bey’at edelim!” dedik. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Ben kadınlarla musafaha etmem. Benim yüz kadına söyleyeceğim şeyler, bir kadına söylediğim gibidir.” (Tirmizi)

Meşhur olmamakla birlikte, Muhammed bin el-Münkedir nakline göre, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Mekke’nin fetholunduğu gün bey’at alırken, bir kadını kadınların başında, onlardan Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem adına bey’at almakla görevlendirmiştir.

Bu konuda en muteber uygulama; kadınlarla sadece sözlü bey’attır. Ancak günümüzde, bu uygulama ile amel etmek isteyenlere, yani kadın cemaatına bir kadın görevli ile bazı şeyleri öğretmek ve tatbik ettirmek için mürşidlerde vekil tayin edebilir.

Çünkü islamı tebliğ ederken esas olan, tebliğin en uygun ve en faydalı biçimde yapılmasıdır. Vekalet bir veya birkaç konuda olacağı gibi her konuda da olabilir.

Sonuç olarak; Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Allah-u Zülcelal’in Resulü ve halifesi olarak erkek ve kadın bütün insanların peygamberi ve rehberi olduğu gibi ona varis olan kamil mürşidler, Rabbani alimler de bütün insanlığın irşad ve ıslahını hedef alarak hiçbir ayırım yapmadan herkese ve her kesime ilahi davet iman ihlas takva ve ahlak-i hamidiyeyi tebliğ etmekle memurdurlar.

Davet ve irşad da ölçü Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem rdir.

Mürşid-i kamil intisab için de özellikle kadınların intisabında, en sahih ve emniyetli olarak intisabı, sözlü olarak bir perde veya kapı arkasından yapmalarıdır.

Aynca, mürşid-i kamil bir erkek veya kadını tevbe ve intisap ettirme hususunda görevlendirebilir.

Mahremi olmayan bir kadının elini (onu tehlikeden kurtarma ve zaruri tedavi gibi dinen müsâde edilen bir mazeret olmadığı zaman) tutup musâfaha yapmak, hayır gibi görünen bir iş için de olsa caiz değildir. Bu sünnete uygun olmadığı gibi hayır da getirmez.

Kaynak: Seyda Muhammed Konyevi K.S

Hanefi ve Şafi Mezhebine Göre Asrımız Meselelerine Fetvalar

Lütfen Paylaşın!
0Shares

BİR CEVAP YAZIN