KAMER SURESİ MEAL VE TEFSİRİ

Kamer  Suresi 33. Ayet Meal ve Tefsiri

33. Lût kavmi korkutucuları tekzîb etti.

33. Bu mübârek âyetler de Lût kavminin Peygamberlerini tekzîb ve nasıl rezilce bir temennîye cesaret edip sonunda başlarına pek büyük bir azabın gelmiş olduğunu bildiriyor. Lût Aleyhisselâm’a tâbi olan mü’minlerin ise îmanlarının mükâfatı olarak kurtuluşa ermiş olduklarını haber veriyor. Kur’an-ı Kerim’in de bu gibi hâdiseleri bildirerek bunlardan
alınacak ibretleri, nasihatları içermiş olduğuna işâret buyurmaktadır. Şöyle ki: (Lût kavmi, korkutucuları) Kendilerine ilâhî azabı hatırlatan Peygamberlerini veya âyetleri (tekzîb etti.) inkârlarında ısrar edip durmak istedi.

Kamer  Suresi 34. Ayet Meal ve Tefsiri

34. Şüphe yok ki, biz onların üzerlerine bir şiddetli rüzgâr gönderdik, Lût’un âilesi ise müstesnâ, onları bir seher vakti kurtardık.

34. Fakat onlar, bir gün o inkârlarının cezasına kavuşacaklardır, İşte bunu beyân için de Cenab-ı Hak buyuruyor ki: (Biz onların üzerlerine bir şiddetli rüzgâr gönderdik.) hepsini de mahv ve yok etmiş oldu (Lût’un ailesi ise müstesnâ) onlar o rüzgâra uğramadılar (onları seher vakti kurtardık.) onlar ilâhî bir vahye binaen gecenin sonuna doğru yurtlarından çıkıp başka bir sahaya varmışlardı, onları müteâkip seher vakti o rüzgâr çıkarak o dinsiz, ahlâksız kavmi helâk etti.

“Hasib” ufak taşları bile yerlerinden kaldırıp etrafa savuran rüzgâr demektir. Yaya olan bir cemaat mânasında da kullanılmıştır.

Kamer  Suresi 35. Ayet Meal ve Tefsiri

35. Bizim tarafımızdan bir nimet olarak, işte şükredenleri öylece mükâfatlandırırız.

35. Cenab-ı Hak buyuruyor ki: Lût ailesinin kurtuluşa ermesi (Bizim tarafımızdan bir nîmet olarak.) vâki olmuştur. Çünkü onlar Hz. Lût’a tâbi olmuş, ilâhî dini kabul etmişlerdi. (işte şükredeni) Bizim nîmetlerimize îman ile ve ibâdet ve itaat ile arz-ı şükrânda bulunanı (öylece mükâfatlandırırız.) öyle müstesnâ, mümtâz bir şekilde kurtuluşa erdiririz.

Kamer  Suresi 36. Ayet Meal ve Tefsiri

36. Celâlim hakkı için onları satvetimizin şiddetiyle korkutmuş idi. Fakat onlar, bu korkutuş ile şek ve şüphede bulundular onu tasdik etmediler.

36. (Celâlim hakkı için) O Helâke mâruz kalan Lût kavmini, Peygamberleri olan Lût Aleyhisselâm (azabımızın şiddetiyle korkutmuş idi) onları uyandırmak için nasihatlarda bulunmuş, ilâhî azabın şiddetini ihtar etmiş idi (fakat onlar, bu korkutuş ile şek ve şüphede bulundular) onu tasdik etmediler.

“Batş”: Azap ile şiddetli bir şekilde yakalamak demektir.

Kamer  Suresi 37. Ayet Meal ve Tefsiri

37. And olsun ki, o misafirlerinden dolayı O’ndan istekte bulunmuşlardı. Artık biz de onların gözlerini silip kör ettik, haydin azabımı ve tehditlerimi tadın, deyiverdik.

37. (And olsun ki,) Muhakkak bir gerçektir ki, o Lût kavmi (o misafirlerden dolayı) Hz. Lût’un yanına gelmiş olan o genç ve güzel erkekler kıyafetine girmiş melekler hakkında (O’ndan) Lût Aleyhisselâm’dan (istekte bulunmuşlardı) o misafirlere suikastta bulunmak gibi pek rezilce bir muamelede bulunmak istemişlerdi (artık biz de onların gözlerini silip kör ettik) onların gözlerine Cibril-i Emîn’in bir tokat çarpmasiyle hepsinin de gözleri görmez bir hâle gelmiş bulundu ve onlara (haydi azabımı ve tehditleri tadın) da dedik, onlar bir lisân-ı hâl ile veya melekler lisâniyle böyle bir azap hitabına uğrayarak eli boş ve ziyana uğramış bir hâlde kalmışlardır.

“Tams” eskimek, mahv ve yok olmak, böyle bir hâle getirmek mânasınadır.

Kamer  Suresi 38. Ayet Meal ve Tefsiri

38. And olsun ki, onlar sabahleyin erkenden bir daimî azap yakaladı.

38. (And olsun ki, onları) O Lût kavmini (sabahleyin erkenden bir daimî azap yakaladı.) onları tamamen helâk etti, onlar âhirette de ebedî olarak azaba çarptırılacaklardır.

Kamer  Suresi 39. Ayet Meal ve Tefsiri

39. Artık azabım ve tehditlerimi tadın dedik.

39. (Artık) O kavme, bir kınama ve ceza vermek üzere (azabımı ve tehditlerimi tadın) dedik, onları öyle ebedî bir azaba sevk etmiş olduk. Ne ibret alınacak bir tarihi hâdise!.

Kamer  Suresi 40. Ayet Meal ve Tefsiri

40. Yemin olsun ki, biz Kur’an ı düşünülmek için kolaylaştırdık, fakat düşünen var mı?

40. (And olsuna ki, biz Kur’an-ı) Bütün insanlığa hitabeden o ilâhî kitabı (düşünülmek için) içerdiği hükümlerin, haberlerin, kıssaların güzelce düşünülüp ve tefekkür edilmesi için (kolaylaştırdık) her isteyen, o açık kitaptan faydalanabilir. (fakat düşünen var mı?.) Nedir bu gaflet ki, Kur’an-ı Kerim’in o pek yüce ve pek yararlı beyânatını düşünüp ona göre hayatlarını, kanaatlerini tanzim edenler, pek az oldukları için yok mesabesinde bulunuyorlar.

Bu mübârek âyetlerin böyle tekrar tekrar inmesi, insanları uyanmaya dâvet ve beyân olunan kıssaların önemine ve birer müstakil hakikat olduğuna işâret gibi hikmetlere dayanmaktadır.

Kamer  Suresi 41. Ayet Meal ve Tefsiri

41. Celâlim hakkı için Fîr’avun’un kavmine korkutucular gelmişti.

41. Bu mübârek âyetler de bu sidre-i celîledekî kıssaların beşincisini kapsamaktadır. Fir’avun ile kavminin müthiş bir âkıbete uğramış olduklarını bildiriyor. Öyle kuvvetli kimselerin küfrleri yüzünden helâk olup gittikleri malûm iken artık o kadar kuvvetli olmayan asr-ı saadetteki kâfirlerin nelerine güvenerek ilâhî azabı düşünmediklerini kınamak için soruyor. Onların, dünyada azaba çarptırılacakları gibi asıl âhirette daha büyük azaplara tutulacaklarını ihtar buyurmaktadır.

Şöyle ki: (Celâlim hakkı için) Malûm ve meşhur bir hâdisedir ki, (Fir’avun’un kavmine) Mısır’da Kıbt kavminin hükümdarı olan ve ilâhlık iddiasında bulunan Fir’avun’a tâbi olanlara öyle pek âciz, fâni, yalancı olan bir mahlûka tapınmak alçaklığında bulunan kimselere (korkutucular gelmişti.) onları uyandırmak, ilâhî azaptan haberdar etmek için Mûsa ve Hârûn Aleyhisselâm vasıtalariyle bir nice korkutucu hârikalar, mûcizeler vücuda
getirilmişti. Buna rağmen onlar yine dinsizliklerinden vaz geçmediler.

Kamer  Suresi 42. Ayet Meal ve Tefsiri

42. Ayetlerimizin hepsini de tekzîb ettiler, artık biz de onları bir güçlü azîzin yakalamasıyla yakaladık.

42. Evet.. (Âyetlerimizin hepsini de tekzîb ettiler) Hz. Mûsa’nın gösterdiği âsa, beyaz el gibi hârikaları birer sihir sandılar ve yâhut Cenab-ı Hak’kın birliğine kudret ve azametine aklen ve naklen delâlet eden âyetleri: Hârikaları takdir edemeyip küfr içinde yaşamaya devam eylediler, (artık biz de onları bir kudret sâhibi azîzin) Dâima galip olup aslâ mağlûp olmayan ve hiçbir şeyden âciz bulunmayan bir zât-ı ahadiyetin (yakalamasiyle yakaladık) hepsini de küfrleri sebebiyle cezaya çarptırmış olduk. İşte bu müthiş tarihî olayı sonraki kâfirler de düşünmeli değil midirler?.

Kamer  Suresi 43. Ayet Meal ve Tefsiri

43. Sizin kâfirleriniz, onlardan hayırlı mıdır? Yoksa sizin için kitapta bir beraat mı vardır?

43. Ey Kureyş cemaati!. Ey Son Peygamberin zamanından beri dünyaya gelip yaşayan milletler!. (Sizin kâfirleriniz) Küfr içinde yaşamaya devam eden fertleriniz cemiyetleriniz (onlardan) o Fir’avun ile onun kavminden (hayırlı mıdır?.) kuvvet ve kesret itibariyle daha seçkin midirler veya müşrikçe dinleri, daha makbul mudur?. Böyle bir şeyi iddia edebilir misiniz?, (yoksa sizin için kitapta bir beraat mi vardır?.) Sizin küfrünüzden dolayı mes’ul olamayacağınıza dâir bir semâvî kitap mı nâzil olmuştur. Elbette ki, böyle bir kitap da mevcut ve düşünülebilir değildir.

Lütfen Paylaşın!
0Shares

BİR CEVAP YAZIN