KAMER SURESİ MEAL VE TEFSİRİ

Kamer  Suresi 22. Ayet Meal ve Tefsiri

22. Ve and olsun ki: Biz Kur’an’ı düşünülmek için kolaylaştırdık, fakat düşünen var mı?

22. (And olsun ki,) Bir kesin hakikattir ki, (biz Kur’an’ı düşünülmek için) insanların ondan öğüt alarak dindarca bir hayata nâil olmaları için (kolaylaştırdık) her hüsnüniyete sâhip olan insan, o apaçık kitaptan istifâde edebilir. (fakat düşünen var mı?.) Bu hakikati güzelce düşünerek o ilâhî kitabın gösterdiği yolu tâkibedenler ne kadar az!. Bu, üzülecek bir hâl değil midir?.

Kamer  Suresi 23. Ayet Meal ve Tefsiri

23. Semud kavmi korkutucuları tekzîb etti.

23. Bu mübârek âyetler de Semud kavminin gururluca bir vaziyet alıp Sâlih Aleyhisselâm’ı tekzîb etmiş olduklarını bildiriyor. Bir imtihan
için harikulâde bir şekilde yaradılışı olan bu deveyi o kavmin boğazlayarak bu yüzden kendilerinin de nasıl bir ilâhî kahra uğramış olduklarını haber veriyor, ilâhî azabın ve Rabbani ihtarın dehşini, Kur’an-ı Kerim’in de ne gibi bir hikmete mebnî kolaylaştırılmış olduğunu beyân ederek bu kutsal kitaptan istifâde edilmesi lüzumuna işâret buyurmaktadır.

Şöyle ki: (Semud) Kavmi (korkutucuları) kendilerine ilâhî azabı ihtar eden Peygamberleri (tekzîb etti.) Gerçek şu ki, bu kavme yalnız Sâlih Aleyhisselâm gönderilmişti, fakat onu tekzîb etmeleri, bütün Peygamberleri tezîb hükmünde olduğu için çoğul kipi ile “nüzür = korkutucular denilmiştir. Çünkü bütün Peygamberler arasında esasen bir birlik vardır, hepsi de halkı Allah’ı birlemeye dâvet etmiştir, hepsi de âhiret hayatını haber vermiş, insanlara günâhlardan kaçınmayı tenbih buyurmuşlardır.

Kamer  Suresi 24. Ayet Meal ve Tefsiri

24. Dediler ki: Bizden bir tek insana mı? Ona mı tâbi olacağız? Şüphe yok ki, biz o vakit elbette bir sapıklık ve çılgınlık içinde bulunmuş oluruz.

24. (Ve) Semud kavmi (dediler ki: bizden bir tek insana mı, ona mı tâbi olacağız.) kavmimiz arasında bir üstünlüğe sâhip olmayan, eşraftan sayılan büyük bir servete sâhip olmayan bir kimseyi mi kendimize rehber edineceğiz?. (şüphe yok ki, biz o vakit) Ona tâbi olduğumuz zaman (elbette bir sapıklık ve çılgınlık içinde bulunmuş oluruz.) o hâlde biz nasıl olur da onun gösterdiği yolu tâkib ederiz?.

“Şuur” delilik demektir. Sair’in çoğulu olarak niyran = cehennem mânasını da ifâde eder.

Kamer  Suresi 25. Ayet Meal ve Tefsiri

25. O zikir, bizim aramızda onun üzerine mi bırakılmıştır. Hayır.. O bir mağrur, fazla yalancıdır.

25. O inkârcı kavim, şöyle de demişlerdir (O zikr) Onun iddia ettiği ilâhî vahy, semâvî kitap (bizim aramızda onun üzerine mi bırakılmıştır?.) o da bizim gibi bir insandır, belki bizim aramızda o zikre, o ilâhî vahye ondan daha lâyık olanlar vardır. (Hayır.. O) Peygamberlik iddiasında bulunan (bir mağrur) kibirli (fazla yalancıdır.) aramızda başkanlık elde etmek için öyle bir iddiada bulunuyor.

Kamer  Suresi 26. Ayet Meal ve Tefsiri

26. Yakında bileceklerdir ki, o mağrur, o ziyade yalancı kim imiş?

26. Allah Teâlâ Hazretleri de o kavmin bu iddiasını red için Salîh Aleyhisselâm’a hitaben buyurmuştur ki: (Yakında bileceklerdir ki,) Kendilerine dünyevî helâk geldiğinde anlayacaklardır ki, (o mağrur o ziyade yalancı kim imiş!.) artık kendilerinin ne kadar yanlış ve hakikate aykırı bir iddiada bulunmuş oldukları meydana çıkmış olacaktır. “Eşir” ziyade ve büyüklük taslayarak sevinen, böbürlenen, hayret, gaflet, dehşet içinde bulunan kimse demektir.

Kamer  Suresi 27. Ayet Meal ve Tefsiri

27. Şüphe yok ki, biz, onlar için bir fitne olmak üzere o dişi deveyi göndericileriz. Artık onları gözetle ve sabret.

27. O câhil kavim, güyâ Sâlih Aleyhisselâm’ın hâşâ yalancı olduğunu meydana çıkarmak için ondan büyük bir mûcize talebinde bulundular, büyük bir kayadan dişi bir devenin çıkarılmasını ona teklif ettiler. Yüce Yaratıcı Hazretleri de o mübârek Peygamberlerinin doğruluğunu göstermek için öyle bir devenin meydana çıkarılacağını kendisine şöylece müjdeledi. (Şüphe yok ki, biz onlar için bir fitne) Bir imtihan (olmak üzere) onların îmana gelip gelmeyeceklerinin meydana çıkması için (o) istedikleri (dişi deveyi göndericileriz) bu, o kavim için bir büyük alâmet, Hz. Sâlih’in doğruluğu hususunda da muazzam bir delil olacaktır, (artık) Ey Yüce Peygamber!, (onları gözetle) Bak ki, âkıbetleri neye varacaktır, (ve sabr et.) Onların dedikodularına karşı sabr ve sebât ile karşılık ver.

Kamer  Suresi 28. Ayet Meal ve Tefsiri

28. Ve onlara haber ver ki: Muhakkak su, onların aralarında taksimlidir, her bir içiş için nöbetinde sahibi hazır bulunmuş olacaktır.

28. Hak Teâlâ Hazretleri Sâlih Aleyhisselâm’a vahyen şöyle de emr etti ki: (Onlara) O kavmine (haber ver ki, muhakkak su) kendilerine mahsus olan büyük bir kuyunun suyu (onların aralarında taksimdir.) o kavim ile o meydana gelecek deve bu sudan muayyen zamanlarda nöbetleşme istifâde edeceklerdir. (her bir içiş için) Nöbetinde sâhibi (hazır bulunmuş olacaktır.) bir gün deve, diğer bir günde de o kavim hazır bulunarak o sudan içip faydalanmış olacaklardır.

Demek ki, o deve pek büyük olacağı için kendi o suyu tamamen içebilecek bir vaziyette bulunmuş, ve o kavmin hayvanları bu muazzam deveden korkup kaçacakları için o deveye bir muayyen gün tâyin edilmiş idi.

Kamer  Suresi 29. Ayet Meal ve Tefsiri

29. Artık arkadaşlarını çağırdılar, O da alacağını aldı da deveyi sihirleyip öldürdü.

29. O kavim bu nöbetleşme usulüne biraz devam ettiler, sonra bundan usandılar. O deveden kurtulmak istediler de (Artık arkadaşlarını çağırdılar) Kudar Bin-i Salef adındaki bedbahtlardan bulunan bir şahıstan o deveyi boğazlamasını istediler (O da) o şahısta (alacağını aldı da) kılcını yüklendi de o deveyi (sihirleyip öldürdü.) onu yaralı bir hâle getirerek boğazladı.

“Akr” yaralamak, boğazlamak, şaşkın olmak manâsınadır. Köşk, yüksek binâ mânasında da kullanılmıştır.

Kamer  Suresi 30. Ayet Meal ve Tefsiri

30. O hâlde nasıl olmuş oldu azabım ve tehdidim?

30. Yüce Yaratıcı Hazretleri de buyuruyor ki: (O hâlde nasıl olmuş oldu azabını ve tehditlerim!.) Yâni: O isyânkâr kavim hakkında o cinâyetlerinden dolayı ne büyük bir azap, ne korkunç tehditler meydana gelmiş oldu, bunu diğer isyânkâr kavimler de düşünüp ibret almalı değil midirler?.

Kamer  Suresi 31. Ayet Meal ve Tefsiri

31. Muhakkak ki, onların üzerlerine bir gürültü gönderdik, artık onlar ağıla konmuş kuru ot gibi oldular.

31. (Muhakkak ki, onların üzerlerine bir gürültü gönderdik) Onları Cibril-i Emîn vasıtasiyle pek müthiş bir gürültüye mâruz bıraktık. Buna aslâ tâkat getiremediler, (artık onlar, ağıla konmuş kuru ot gibi oldular.) hayattan mahrum kalıp darmadağın bir hâle gelmiş bulundular.

“Heşim kurumuş, parçalanmış ot demektir, “muhtezir”: da koyunlar için ağaçlar ile, dikenli şeyler ile yapılmış olan “Hazîre = ağıl” mânasınadır.

Kamer  Suresi 32. Ayet Meal ve Tefsiri

32. And olsun ki, biz Kur’an ı düşünülmek için kolaylaştırdık. Fakat düşünen var mı?

32. (And olsun ki,) Kudret ve azametimle (biz Kur’an-ı) o beyânı hikmet dolu kitabı (düşünülmek) yüce beyânatı güzelce dinleyerek düşünmeye dalmak ve hükümleriyle amel edilerek iki âlemde de şeref ve saadete ermek (için kolaylaştırdık) herkes dilerse ondan istifâde edebilir, (fakat düşünen var mı?.) O Kur’an-ı Kerim’in öyle muazzam bir ilâhî lütuf olduğunu düşünerek onun gösterdiği hidâyet yolunu tâkib edenler bulunuyor mu?. Asıl gaye, bu ilâhî kitabı güzelce düşünerek ondan nasihat almaktır, insani fâzilete nâil olmaktır.

Lütfen Paylaşın!
0Shares

BİR CEVAP YAZIN