KAMER SURESİ MEAL VE TEFSİRİ

Kamer  Suresi 44. Ayet Meal ve Tefsiri

44. Yoksa biz yardımlaşır intikamımızı alabilir bir cemaatiz mi? diyorlar?

44. (Yoksa) O sonraki dinsizlikler, Kureyş müşrikleri (biz yardımlaşır) intikamımızı alabiliriz (bir cemaatiz mi diyorlar?.) “bize karşı kimse mukavemet edemez, bize hiçbir
kuvvet galip gelemez,” diye böbürleniyorlar mı?. Öyle ise ne kadar aldanıyorlar, kendilerinden daha ne kadar kuvvetli cemaatlerin dinsizlikleri yüzünden ne felâketlere, yenilgilere uğramış olduklarını hiç düşünmüyorlar mı?.

Kamer  Suresi 45. Ayet Meal ve Tefsiri

45. O cemiyet muhakkak ki, yakında bozulacak ve arkalarını çevireceklerdir.

45. (O cemiyet) O kendi kuvvetlerine güvenerek hakkı kabulden kaçınan, İslâmiyet’e karşı düşmanlık gösteren câhil tâife (muhakkak ki, yakında bozulacak) mağlûbiyete uğrayacak (ve arkalarını çevireceklerdir.) darmadağın bir hâle gelerek mahv ve perişan olacaklardır, o gururluca iddialarının ne kadar boş olduğunu anlamayacaklardır.

Nitekim az sonra bunu anlamış oldular. Bedr savaşında o kâfirler büyük bir yenilgiye uğradılar, Mûcize Kur’an-ı Kerim’in bir ebedî mûcize olduğu, bu haber verdiği hâdisenin ortaya çıkmasıyla da görünmüş oldu. Halbuki, bu âyet-i kerîme nâzil olduğu zaman Resûl-i Ekrem Efendimiz henüz Mekke-i Mükerreme’de idi, düşmanlarına galip olacak bir askeri kuvvete sâhip bulunmuyordu. Bilâhare bu galibiyet gerçekleşmiş ve Yüce Peygamber Efendimiz Bedr savaşında bu âyet-i kerîmeyi okumuştur.

Kamer  Suresi 46. Ayet Meal ve Tefsiri

46. Hayır. Onlara asıl vaadolunan kıyamettir, o kıyamet ise daha dehşetlidir ve daha acıdır.

46. (Hayır) O dinsizlerin dünyada görecekleri azaplar, uğrayacakları mağlûbiyetler, onların tam cezaları değildir, (onlara asıl vâ’d olunan) onların, asıl azaplarının vâ’d olunan zamanı (kıyamettir) asıl en büyük azaplara o kıyamet gününde uğrayacaklardır. Evet.. (o kıyamet ise daha dehşetlisidir.) En büyük bir belâdır, mûsibettir (ve daha acıdır.) ebedî yok olmayan bir azaptan ibârettir, artık bu pek müthiş âkıbeti bir düşünmeli değil midirler?.

“Edha” pek rüsvaylık, kendisinden kurtuluş ümidi bulunmayan pek rezilâne bir iş bir belâ ve felâket demektir.

“Emer” de pek ziyade hararetli şey mânasınadır.

Kamer  Suresi 47. Ayet Meal ve Tefsiri

47. Şüphe yok ki, günâhkârlar, bir sapıklık ve çılgın âteşler içindedirler.

47. Bu mübârek âyetler de kâfirlerin asıl âhirette ne müthiş azaplara, âteşlere tutulacaklarını bildiriyor. Kâinatın Yaratıcısının her şeyi kaza ve kaderiyle ve dilediği an derhal vücuda getirmekte olduğunu haber veriyor. O Yüce mâbudun sonraki kâfirlerin emsâlini evvelce helâk etmiş olduğunu bir uyanma vesîlesi olmak üzere ihtar ediyor. İnsanların yaptıkları büyük ve küçük her şeyin bir özel defterde yazılmakta olduğunu beyân buyuruyor.

Müttaki kulların da cennetlere, nehirlere nâil ve azîz ve Kerem Sâhibi olan Kâinatın Yaratıcısı’nın tecellilerine mazhar olacaklarını müjdelemektedir.
Evet.. (Şüphe yok ki, günâhkârlar) Yâni: Müşrikler Allah’ın birliğini inkârcılar, Peygamberlerine tâbi olmayanlar öteden beri (bir sapıklık) dadırlar, onlar, doğru yoldan ayrılmış, kendi nefslerini helâke mâruz bırakmışlardır, (ve çılgın âteşler içindedirler) âhirette de cehennemlerin âteşi içinde kalacaklardır.

İşte küfrün ebedî cezası!.

“Süur” Niran, cehennemler demektir. Tekili “sair” dir. Azap, mihnet ve meşakkat mânasında da kullanılmıştır.

Kamer  Suresi 48. Ayet Meal ve Tefsiri

48. O günde ki, yüzleri üzerine o âteş içinde sürükleneceklerdir. Ve kendilerine tadın cehennemin dokunuşunu denilecektir.

48. Evet.. O dinsizler, o cezalara uğrayacaklardır (O gündeki) o kıyamet zamanındaki (yüzleri üzerine o âteş içine sürükleneceklerdir.) öyle ebedî bir şekilde azaba çarpılacaklardır ve kendilerine (tadın cehennemin dokunuşunu) bütün vücudunuzu kaplayacak olan şiddetli hararetine uğrayınız denilecektir.
“Sehb” çekmek, cezbetmek demektir. “Sekar” de cehennemin bir ismidir.

Kamer  Suresi 49. Ayet Meal ve Tefsiri

49. Muhakkak ki, biz her şeyi bir kader muayyen bir ölçü ile yarattık.

49. Bütün olayların birer ilâhî takdire dayanmış olduğunu beyân için de Yüce Yaratıcı Hazretleri şöyle buyuruyor: (Muhakkak ki, biz her şeyi bir kader ile yarattık.) Yâni büyük ve küçük her mahlûk olan şey, bir hikmet ve fayda gereği olmak üzere Cenab-ı Hak’kın takdiriyle oluşturması ile vücuda gelmiştir.

Kamer  Suresi 50. Ayet Meal ve Tefsiri

50. Bizim emrimiz de başka değil, ancak birdir, göz ile bir bakış gibidir.

50. (Bizim emrimiz de) Hangi bir şeyin vücuda gelmesini irâde ettiğimiz zaman o şey ne kadar büyük olursa olsun, ona yönelik olan emrimiz (başka değil, ancak bir bir) tekrar tekrar emirlere, tekitlere ihtiyaç yoktur, (göz ile bir bakış gibidir.) Fazla bir külfete muhtaç değildir.

Bu ilâhî beyân mahlûkatı yaratmak hususunda Allah’ın dilemesinin pek süratle yerine geldiğini bir temsîl yoluyla bildirmektedir. Ve bu âyet-i Kerîme, takdir-i ilâhîyi inkâr edenleri red etmektedir. Bir takım câhiller, bu âlemdeki hâdiseleri yıldızların kavuşmasına nispette bulunmuşlardır. Halbuki Allah Teâlâ’nın irâdesi, yaratması olmadıkça hiçbir şey vücuda gelemez.

Kamer  Suresi 51. Ayet Meal ve Tefsiri

51. Ve şüphe yok ki, sizin emsâlinizi helâk ettik, fakat düşünen hani!

51. (Ve) Ey Hz. Muhammed’in peygamberliğini inkâr eden müşrikler!, (şüphe yok ki, sizin emsâlinizi) Küfr ve isyân bakımından sizin gibi olan eski kavimleri (helâk ettik) onları çeşit çeşit cezalara uğrattık, onların kıssalarını bir kere nazarı itibara almalı değil misiniz?. (fakat düşünen hani!.) Siz bir büyük cehâlet ve gaflet içinde yaşıyorsunuz o eski kavimleri küfrleri yüzünden helâk etmiş olan bir Yüce mâbud, sizleri de bu küfrünüzden dolayı bir gün helâk etmez mi?. Ne için böyle bir sonu düşünerek küfrünüze son vermiyorsunuz?.

Kamer  Suresi 52. Ayet Meal ve Tefsiri

52. Ve her neyi yapmış oldular ise defterlerde kayıtlıdır.

52. (Ve) O eski kavimlerin ve bütün kulların (her ne yapmış oldukları ise defterlerdedir.) Koruyucu, değerli yazıcı meleklerin kitaplarında veya levh-i mahfuzda kayıtlı bulunmaktadır.

Kamer  Suresi 53. Ayet Meal ve Tefsiri

53. Ve her bir küçük ve büyük yazılmıştır.

53. (Ve her bir küçük ve büyük) Şey, mahlûkatın yaradılışları, amelleri, ecelleri (yazılmıştır.) levh-i mahfuzda tamamen yazılı bulunuyor. Hiçbir şey gizli kalamaz, artık bunu bir düşününüz.

Kamer  Suresi 54. Ayet Meal ve Tefsiri

54. Muhakkak ki, takva sahipleri, cennetlerde ve ırmaklardadırlar.

54. (Muhakkak ki, müttakiler) Allah’tan korkan, ilâhî dine muhalefette bulunmaktan çekinen mü’min zâtlar, yarın âhirette (cennetlerde ve ırmaklardadırlar.) onlar nice güzel, gönül rahatlatıcı ağaçları içeren bahçelerde bostanlarda bulunacaklardır, oralardaki çeşitli nehirlerin lezîz sularından içeceklerdir.

“Nehr” kelimesi, nûr ve ziya mânasını da ifâde etmektedir. Ehl-i Cennet’in nûrlara, tecellilere mazhar olacaklarını da ifâde etmektedir.

Kamer  Suresi 55. Ayet Meal ve Tefsiri

55. Bir doğruluk ikametgâhında, gâyet kudret sahibi bir hükümdarın huzurunda bulunacaklardır.

55. Evet.. O mutlu takvâ sâhibi zâtlar, yarın âhirette (Bir doğruluk ikâmetgâhında) bir ebedî hakikat olan bir makamda, sâdıklara mahsus bulunan bir yüce mecliste (gâyet kudret sâhibi bir hükümdarın huzurunda) yâni:

Her şeye kaadir âcizlikten uzak ve hâkimiyeti, tasarrufları, bütün kâinat üzerinde cereyan edip duran bir Yüce mâbudun mânevî huzurunda (bulunacaklardır.) hâşâ mekân, lütuf itibariyle öyle bir mânevî yakınlığa nâil olacaklardır. İşte mü’minler, yarın o Yüce Yaratıcı’nın öyle tecelliyatına, ilâhî lütuflarına mazhar bulunmak şerefine kavuşacaklardır.

Bizler de öyle bir mazhariyeti o Kerem ve merhamet sâhibi Yaratıcımızdan niyâz ederiz. Onun lütuf ve ihsânı, nîmetleri sonsuzdur. Nitekim bu sûre-i celîleyi tâkibeden mübârek “Errahmân” sûresi de o Yüce Yaratıcı’nın sonsuz nîmetlerini bildirerek insanlığı uyanmaya, ve kulluk ve şükrân vazifelerini ifâya dâvet buyurmaktadır. Başarı Allah’tandır.

Sonraki Sure: Rahman Suresi Meal ve Tefsiri

Lütfen Paylaşın!
0Shares

BİR CEVAP YAZIN