SANEM: (Ar.) 1. Put. 2. Çok güzel kadın. – İsim olarak kullanılmaz.
SANER: (Tür.) Er. – Ünlü, tanınmış kimse.
SANEVBER: (Ar.) Ka. 1. Çam fıstığı. Çam fıstığı kozalağı. 2. Sevgilinin boyu-posu.
SÂNEVİ: (Ar.) Er. – İkinci.
SANİ: (Ar.) Er. 1. İkinci. 2. Yapan, işleyen, meydana getiren. 3. Yaratan. Allah’ın isimlerinden. Saniullah veya Abdüssani şeklinde isim olur.
SANİA: (Ar.) Ka. – Düzme, uydurma iş, tuzak, hile.
SANİH: (Ar.) Er. – Zihin ve düşüncede oluşup çıkan, fikre doğan.
SANİHA: (Ar.) Ka. – (bkz. Sanih).
SANİYE: (Ar.) Ka. 1. Bir dakikanın veya derecenin altmışta biri. 2. İkinci derecede mülki rütbe.
SANNUR: (Tür.) Ka. – Nurlu, ışıklı, güzel.
SANVER: (Tür.) Er. – (bkz. Sanal).
SARA: (İbr.) Ka. 1. Prenses. 2. (Fars.) Hz. İbrahim’in hanımı. 3. Halis, katkısız, temiz.
SARAÇ: (Ar.) Er. 1. Koşum, eğer takımlarıyla benzeri şeyler yapan veya satan kimse. Meşin üzerine süsleme yapan kimse. 2. Sirac kelimesinin değişikliğe uğramış şekli. Kandil.
SARAHAT: (Ar.) – Açıklık, ibarede açıklık. – Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
SARÂMET: (Ar.) Er. – Yiğitlik.
SÂRBAN: (Fars.) Er. – Deve sürücüsü. Deveci.
SARÇE: (Fars.) Ka. – Serçe.
SARDUÇ: (Tür.) Er. – Bülbül.
SARGAN: (Tür.) Er. 1. Çorak yerlerde biten bir ot. 2. Bir tür balık.
SARGIN: (Tür.) 1. Candan, içten, yürekten. 2. Çekici cazibeli. 3. Kapalı, puslu hava. 4. İstekli, hevesli. – Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
SARGINAL: (Tür.) Er. – (bkz. Sargın).
SARGUT: (Tür.) Er. – İhsan, bağış, ödül.
SARIALP: (Tür.) Er. – Sarışın yiğit. Ruhi Sarıalp’, Türk atlet ve yönetici.
SARICABAY: (Tür.) Er. – (bkz. Sarıalp).
SARIÇİÇEK: (Tür.) Ka. 1. Sarı renkli çiçek. 2. Artvin ve çevresinde oynanan bir tür halk oyunu.
SÂRİF: (Ar.) Er. – Sarfeden, harcayan. Değiştiren.
SARİFE: (Ar.) Ka. -(bkz. Sarif).
SARİH: (Ar.) Er. 1. Açık, meydanda. Belli, hüveyda. 2. Saf, halis. Saf, halis Arap kanı (at).
SARİHA: (Ar.) Ka. – (bkz. Sarih).
SARİM: (Ar.) Er. – Keskin, kesici.
SÂRİME: (Ar.) Ka. – (bkz. Sarim).
SARKAN: (Tür.) Er. – Kovan.
SARMAŞIK: (Tür.) Ka. – Koyu yeşil renkli, değişik biçimli yapraklan olan tırmanıcı bir bitki.
SARP: (Tür.) Er. 1. Çetin, sert, şiddetli. 2. Dik, çıkılması ve geçilmesi zor.
SARPER: (Tür.) Er. – Sert, güçlü erkek.
SARPHAN: (Tür.) Er. – (bkz. Sarper).
SARPKAN: (Tür.) Er. – Sert, güçlü soydan gelen.
SARRA: (Ar.) Ka. – Sevindirici, sevinçli.
SARTIK: (Tür.) Er. – Azad olunmuş, salıverilmiş, özgür.
SARU: (Tür.) Er. – Sarı benizli, tenli insan.
SARUBATU: (Tür.) Er. – Osman Beyin kardeşi.
SARUCA: (Tür.) Er. – (bkz. Sarıca).
SARUHAN: (Tür.) Er. – Harizm’den gelip Anadolu’ya yerleşen Saruhanoğulları beyliğinin kurucusu.
SARVAN: (Tür.) Er. – Deve süren, deveci.
SATI: (Tür.) Ka. 1. Satma, satış. Alışveriş. 2. Düğün armağanı.
SATIBEY: (Tür.) Er. – (bkz. Satı).
SATIGÜL: (Tür.) Ka. – (bkz. Satı).
SATIKBUĞRA: (Tür.) Er. – (bkz. Satılmış, Buğra).
SATILMIŞ: (Tür.) Er. – Uzun ömürlü olması için doğumundan önce ermişlere adanan çocuk, satı.
SATUK: (Tür.) Er. – (bkz. Satılmış).
SATVET: (Ar.) Er. – Ezici kuvvet, zorluluk.
SAV: (Tür.) 1. Söz, haber, dedikodu. İleri sürülerek savunulan düşünce. 2. Sağlam. 3. Şöhret, ün. – Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
SAVAŞ: (Tür.) Er. – İki taraf teşkilat, ülke veya ülkeler topluluğu arasında meydana gelen silahlı vuruşma, cenk, muharebe, harb. Doğuş, kavga. Mücadele uğraş.
SAVAŞER: (Tür.) Er. – Savaşan asker, insan, savaşçı.
SAVAT: (Tür.) Er. – Gümüş üstüne yapılan çizgiler, süsler.
SAVER: (Tür.) Er. – Sağlam, zinde, güçlü erkek.
SAVGAT: (Tür.) Er. – Hediye, armağan, bahşiş, ihsan.
SAVLET: (Ar.) Er. – Şiddetli saldırı, hücum.
SAVNİ: (Ar.) Er. – Koruma, gözetme ile ilgili.
SAVTEKİN: (Tür.) Er. – (bkz. Sav).
SAVTUNA: (Tür.) Er. – Sözünde duran kimse.
SAVTUR: (Tür.) Er. – Sağlıklı kal, hoşça kal.
SAYAR: (Tür.) – Saygılı, hürmet eden. – Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
SAYE: (Fars.) 1. Gölge. 2. Sahip çıkma, koruma, siyanet. Yardım. – Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
SÂYEBÂN: (Fars.) Ka. 1. Sayvan, gölgelik. Büyük çadır. 2. Koruyan.
SÂYEDÂR: (Fars.) Er. 1. Gölgeli, gölgesi olan, gölge eden. 2. Koruyan, sahip çıkan.
SÂYEZÂR: (Fars.) Ka. – Gölgelik.
SAYFİ: (Ar.) Er. – Yaza ait, yazla ilgili.
SAYFİYYE: (Ar.) Ka. – Yazlık, yazlık ev.
SAYGI: (Tür.) – İnsanlara karşı dikkatli, ölçülü, özenli davranmaya neden olan sevgi duygusu değer yargısı. – Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
SAYGIN: (Tür.) – Saygı gören, sayılan, hatırlı. – Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
SAYGUR: (Tür.) Er. – (bkz. Saygın).
SAYGÜL: (Tür.) Ka. 1. (bkz. Saygın). 2. Nadir, eşsiz gül, sayılı gül.
SAYHAN: (Tür.) Er. – Adaletli yönetici, hükümdarların adili, ölçülüsü.
SAYIL: (Tür.) – Saygı gör, sözün dinlensin, değerin artsın. Değerli, saygıdeğer. – Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
SAYILGAN: (Tür.) Er. – Kendini saydıran, saygın kimse.
SAYINBERK: (Tür.) Er. – Kendisine saygı gösterilen insan.
SAYINER: (Tür.) Er. – Değerli, saygı duyulan kimse.
SAYKAL: (Tür.) Er. – Düz, düzgün, pürüzsüz. Gösterişli.
SAYKUT: (Tür.) Er. – Uğurlu, kutlu, saygıdeğer kimse.
SAYMAN: (Tür.) Er. – Hesap işleriyle uğraşan kimse.
SAYRAÇ: (Tür.) – Öten, cıvıldayan, şakıyan. – Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
SAYRAK: (Tür.) – (bkz. Sayraç). -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
SAYYAD: (Ar.) Er. – Avcı. – Türk dil kuralına göre “d/t” olarak kullanılır.
SAZAK: (Tür.) Er. 1. Kuvvetli ve soğuk esen yel. Soğuk yelle birlikte yoğun hafif kar. 2. Bataklık, sazlık. 3.Küçük pınar, kaynak.
SAZAN: (Tür.) Er. – Göllerde ve sazlık yerlerde yaşayan bir tatlısu balığı.
SÂZKÂR: (Fars.) Er. 1. Uygun, münasip. 2. Türk müziğinde birleşik bir makam. 3. Saz çalan sanatkar.
SEBA: (Ar.) Ka. – Yedi. İslam öncesi Sami ve Arap kavimleri yedi sayısının kutsal bir nitelik taşıdığına inanırlardı, “yedi” sayısı.
SEBAHAT: (Ar.) Ka. – (bkz. Sabahat).
SEBAT: (Ar.) Er. – (bkz. Sabit).
SEBATI: (Ar.) Er. – Sebatlık, sözünde kararında durma. Sebatlı, sözünde duran.
SEBİH: (Ar.) Er. – Yüzme, yüzüş.
SEBİL: (Ar.) 1. Yol, büyük cadde. 2. Su dağıtılan yer. Hayır için parasız dağıtılan su. – Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
SEBLA: (Ar.) Ka. – Uzun, kirpikli göz.
SEBRE: (Ar.) Er. – Ölçülü, deneyimli. Sahabeden bu ismi taşıyanlar olmuştur.
SEBUÇE: (Fars.) Ka. – Küçük kap. Küçük testi.
SEBÜK: (Tür.) Er. 1. Hafif, yeğni. Çabuk hızlı. Ağırbaşlı olmayan. 2. Sevgili, aziz.
SEBÜKALP: (Tür.) Er. – Hızlı, atak, yiğit.
SEBÜKTEKİN: (Tür.) Er. – (bkz. Sebük).
SECAHAT: (Ar.) Er. -Yumuşak huyluluk.
SECÂVEND: (Fars.) Er. – Kur’an-ı Kerim’i manasına uygun olarak okumak için konulan durak işaretleri.
SECCAC: (Ar.). – Çağlayan. – Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
SECİYE: (Ar.) Er. – Yaratılış, huy, karakter tabiat. İyi huy.
SEÇGÜL: (Tür.) Ka. – Seçilmiş gül.
SEÇİL: (Tür.) Ka. – Benzerleri arasından seçil, beğenil, üstün ol, sevgi ve saygı gör.
SEÇKİN: (Tür.) Er. – Seçilmiş, ayrılmış benzerlerinden üstün olduğu için ayrılmış, mümtaz, güzide.
SEÇKİNER: (Tür.) Er. – (bkz. Seçkin).
SEDA: (Ar.) Ka. – Ses. Yankı.
SEDACET: (Ar.) Ka. – Sadelik.
SEDAD: (Ar.) Er. – Doğruluk, hak. Doğru ve haklı. – Türk dil kuralına göre “d/t” olarak kullanılır.
SEDEF: (Ar.) Ka. 1. Bazı deniz hayvanlarının (midye, istiridye gibi) sert, beyaz ve parlak kabuğu. 2. Bu kabuktan yapılmış veya süslenmiş eşya.
SEDEN: (Tür.) Ka. – Uyanık, tetikte, gözü açık olan.
SEDİD: (Ar.) Er. – Doğru hak. (bkz. Sedad).
SEFA: (Ar.) Er. 1. Gönül rahatlığı, rahatlık, kaygısız ve sakin olma. 2. Eğlence, zevk, neşe.
SEFER: (Ar.) Er. 1. Bir yerden bir yere gitme, yolculuk, seyahat. 2. Savaş hazırlığı. Savaşa gitme. Harp, savaş. 3. Gemilerin kalktıkları limana tekrar dönünceye kadar yaptıkları fiil. 4. Istılahta: Şer’i bakımdan üç gün üç gecelik (veya onsekiz saatlik) yola gitmek için kişinin oturduğu yerden ayrılması. 5. Defa, kere. 6. Arabî ayların ikincisi.
SEFFAH: (Ar.) Er. – Güzel söz söyleyen, hatip. Cömert, eli açık.
SEFİNE: (Ar.) Ka. 1. Vapur, gemi. 2. Uzayın güney yarımı.
SEFİR: (Ar.) Er. – El içi. Yabancı diplomat
SEGBAN: (Fars.) Er. 1. Seymen, yeniçeri ocağına bağlı asker. 2. Osmanlı saraylarında av köpeklerine bakan bakıcı.
SEHÂ: (Ar.) Er. – Sehavet, kerem, cömertlik.
SEHÂB: (Ar.) 1. Bulut. 2. Karanlık. 3. Bulut gibi uçan böcekler. – Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
SEHÂBE: (Ar.) Ka. – Tek bulut.
SEHAVET: (Ar.) Er. – Cömertlik, (bkz. Sahavet).
SEHER: (Ar.) Ka. – Sabahın gün doğmadan önceki zamanı, tan ağartısı.
SEHHAR: (Ar.) Er. – Kuvvetle kendine çeken, büyüleyici.
SEHHARE: (Ar.) Ka. – Çok güzel, büyüleyici kadın.
SEHL: (Ar.) Er. – Kolay, sade. Sahabe isimlerindendir.
SEHLE: (Ar.) Ka. – 1. Yumuşak. 2. Kolay. 3. Taze, körpe. Habeşistan’a hicret eden kadın sahabelerden.
SEHRAN: (Ar.) Er. – Geceleri uyanık duran.
SEKİNE: (Ar.) Ka. – Sakin olma, sükunet. Huzur, gönül rahatlığı.
SELAHADDİN: (Ar.) Er. – Dinine bağlı kimse. – Türk dil kuralı açısından “d/t” olarak kullanılır.
SELAM: (Ar.) Er. 1. İnsanların birbirleriyle karşılaştıklarında kullandıkları yakınlık dostluk, saygı ifade eden söz, yaptıkları işaret veya hareket. 2. Emniyet, huzur, selamet, esenlik, sağlık, sağlamlık. 3.Selam: Yüce Allah’ın isimlerinden, Fani olmama, ze-valsizlik, her çeşit arıza ve hadiseden salim olmak. Her türlü tehlikeden koruyup selamete çıkaran.
SELAME: (Ar.) Ka. – (bkz. Selam).
SELAMEDDİN: (Ar.) Er. – Dinin kurtuluşu. – Türk dil kuralına göre “d/t” olarak kullanılır.
SELAMET: (Ar.) Esenlik. Her türlü korku, tasa ve tehlikeden uzak, güvenlik içinde olma. Kurtulma, kurtuluş. – Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
SELAMİ: (Ar.) Er. – İyilik, barış ve rahatlıkla ilgili.
SELAMULLAH: (Ar.) Er. – Allah’ın selamı.
SELATİN: (Ar.) Er. – Sultanlar.
SELCAN: (Tür.) – Coşkun, taşkın yaratılışlı kimse. – Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
SELÇUK: (Tür.) Er. 1. Güzel konuşma yeteneği olan. 2. XI. Anadolu, Kafkaslar ve Orta Doğu’da imparatorluk kuran Türk topluluğunun hükümdarı.
SELDA: (Tür.) Ka. – Sel, taşkın su.
SELDAĞ: (Tür.) Ka. – Dağları aşan sel, coşku.
SELDANUR: (Tür.) Ka. – Nur seli.
SELEN: (Tür.) – Sel gibi coşkun, taşkın kimse. – Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
SELİKA: (Ar.) – Güzel konuşma ve yazma kabiliyeti. – Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
SELİL: (Ar.) Er. – Yeni doğmuş erkek çocuğu, ilker.
SELİLE: (Ar.) Ka. – Yeni doğmuş ilk kız çocuğu.
SELİM: (Ar.) Er. 1. Kusuru, noksanı olmayan, sağlam, doğru. 2. Tehlikesiz, zararsız, kurtulmuş. 3. Temiz, samimi.
SELİME: (Ar.) Ka. – (bkz. Selim).
SELİN: (Tür.) Ka. 1. Gür akan su. 2. Orta Asya’da yetişen, bodur, sürekli yeşil kalan bitki.
SELİS: (Ar.) Er. 1. Kolay yumuşak. 2. Bağlı, boyun eğmiş.
SELLEM: (Ar.) – “Selamete erdirsin” manasıyla dualarda geçen. – Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
SELMA: (Ar.) Ka. 1. Barış içinde bulunma, huzur, erinç. 2. Güzel, hoş (kadın).
SELMAN: (Ar.) Er. – Barış içinde bulunma, huzur, erinç.
SELMANİ: (Ar.) Er. – Niyaz kabul eden derviş. İran İsfahan’ından olup, Rasulullah’la birlikte İslami mücadelede üzerine düşeni fazlasıyla yapmış büyük mücahid ve sahabi. Selman-ı Farisi’ye nispetle bu ad kullanılmıştır.