30- Ey Muhammed, mümin erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, edep yerlerini korusunlar. Böyle davranmak onlar için daha temiz ve daha hayırlıdır. Şüphesiz ki Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.
Allah Teala bu âyet-i kerimede, mümin erkeklerin, gözlerini haramdan sakınmalarını ve avret mahallerini zinadan ve başkalarının görmesinden korumalarını emretmektedir.
Mümin kimse kendisine haram kılınan birşeye bakamaz. Şayet iradesi dışında haram olan birşeyi görürse derhal gözünü ondan çevirmekle mükelleftir.
Bu hususta Resulullah (s.a.v.)den şu Hadis-i Şerifler rivayet edilmektedir: “Cerirb.Abdullahel-Bücelî diyor ki:
“Ben, Resulullah (s.a.v.)den, anî bakışların (Gözün, istemeden görmesinin) hükmünü sordum, O bana, gözümü çevirmemi emretti. [1]
Peygamber efendimiz diğer bir Hadis-i Şerifinde Hz. Ali’ye şöyle buyurmuştur:
“Ey Ali, birinci bakışına ikinci bakışını ekleme. Zira senin birinci defa bakmaya hakkın vardır. Bunun dışında bakmaya hakkın yoktur. [2]
Ebu Said el-Hudrî diyor ki:
“Bir gün Resulullah şöyle buyurdu: “Sakın yollar üzerine oturmayın.” Bunun üzerine orada bulunanlar: “Başka çaremiz yok. Yollar bizim toplantı yerlerimiz. Oralarda oturup konuşuyoruz.” dediler. Resulullah da şu cevabı verdi: “Eğer mutlaka oturacaksanız yolun hakkını verin.” Onlar: “Yolun hakkı nedir?” diye sorunca Resulullah: “Gözü kapamak, eziyet etmemek, selam almak, iyiliği emretmek ve kötülüğe mani olmaktır.” buyurdu. [3]
Taberi, bu âyet-i kerimede zikredilen “Edep yerlerini korusunlar” ifadesinden maksadın, edep yerlerini insanların bakışlarından korumaları olduğunu söylemiş ve buna dair görüşleri zikretmiştir. [4]
31- Ey Muhammed, mümin kadınlara söyle, gözlerini (Haramdan) sakınsınlar. Edep yerlerini korusunlar. Görünmesi zaruri olanlar hariç, zinetlerîni göstermesinler. Başörtülerini, yakalarının zerine doğru örtsünler. Zinetlerini kendi kocalarından veya babalarından veya kocalarının babalarından veya kendi oğullarından veya kocalarının oğularından veya kendi kardeşlerinden veya kardeşlerinin oğullarından veya ki/kardeşlerinin oğullarından veya kadınlarından veya sahip oldukları cariyelerden veya cinsî iktian olmayan hizmetçilerden veya kadınların mahrem yerlerini henüz anlayacak çağda olmayan çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizledikleri süslerini başkalarına bildirmek için ayaklarını da vurmasınlar. Ey mü’minler, hepiniz Allah’a tevbe edin ki kurtuluşa eresiniz.
Âyet-i kerimede mümin kadınların, gözlerini haramdan sakınmaları emredilmektedir. Müfessirlerin çoğu bu âyet-i kerimeye bakarak, kadınların, mahremleri olmayan erkeklere bakmalarının caiz olmadığını söylemişler ve kadınların bakışlarının şehvetle olup olmamasının fark etmediğini ifade etmişlerdir. Bu âlimler, görüşlerine delil olarak şu Hadis-i Şerifi zikretmişlerdir.
Peygamberimizin hanımı Ümmü Seleme diyor ki:
“Ben ve Meymune, Resulullah’ın yanındaydık. Bizlere örtünmemiz emredildikten sonra Abdullah İbn-i Ümm-i Mektum bize geldi. Resulullah bize: “Onun yanında örtünün.” buyurdu., Biz: “Ey Allah’ın Resulü, bu kişi âmâ değil mi? O bizi ne görüyor ne de tanıyor.” dedik. Resulullah: “Sizler de âmâ mısınız? Siz onu görmüyor musunuz?” buyurdu. [5]
Diğer bir kısım âlimler ise, kadınların, kendilerine mahrem olmayan kişilere şehvet gözüyle olmadıkça bakabileceklerini söylemişlerdir. Bunlar da görüşlerine delil olarak şu Hadis-i Şerifi zikretmişlerdir.
Hz. Aişe (r.anh.) diyor ki:
“Bir bayram günü Habeşliler, ellerinde kalkan ve mızraklarıyla oynuyorlardı. Ya ben, Resulullah’tan onlara bakmama izin vermesini istedim. Veya Resulullah bana: “Onlara bakmak ister misin?” dedi. Ben de: “Evet.” dedim. Resulullah beni arkasına durdurdu. Yüzüm yüzüne değiyordu, Resulullah onlara: “Devam edin Habeşliler.” buyurdu. Ben bakmaktan usanınca Resulullah “Yeter mi?” dedi. Ben de: “Evet.” dedim. Resulullah: “O halde içeri git.” dedi. [6]
“Edep yerlerini korusunlar”
Saîd b.Cübeyr ve Mukatil diyorlar ki: “Bundan maksat, kadınların, edep yerlerini zinadan korumalarıdır. Katade ve Süfyan es-Sevrî ise, bundan maksatın, kadınların edep yerlerini haramdan korumalarıdır.” demişlerdir. Ebul Aliye ve Taberi ise, bu ifadeden maksadın, kadınların edep yerlerini kapatacak elbiseler giyerek onları mahrem olmayan erkeklerin bakışlarından korumak olduğunu söylemişlerdir.
Görülmesi zaruri olan yerler dışında, zinet yerlerini göstermesinler. Görülmesi zaruri olun yerlerden neyin kastedildiği hakkında çeşitli izahlar yapılmıştır.
Abdullah b.Mes’ud, Hasan-ı Basrî, İbrahim en-Nehaî, îbn-i Şîrîn ve benzeri âlimler, buradaki “Görünmesi zaruri olan zinet yerlerinden maksadın, kadınların giydikleri dış elbiseler olduğunu söylemişlerdir.
Saîd b.Cübeyr, Abdullah b.Abbas ve benzeri âlimler ise burada zikredilen “Görünmesi zaruri olan yerler”den maksadın, sürmenin görüldüğü yüz, kına, yüzük ve bileziklerin görüldüğü eller olduğunu söylemişlerdir. Bu görüşü destekleyen Mürsel bir Hadis-i Şerifte şunlar zikredilmektedir:
Halid b.Düreyk diyor ki: “Aişe (r.anh)dan şunları söylediği rivayet edilmiştir.
“Birgün Ebubekir’in kızı Esma (kızkardeşim), üzerinde bulunan ince bir elbise ile Resulullah’ın yanına girdi. Resulullah (s.a.v.) ondan yüz çevirdi ve ona şöyle dedi: “Ey Esma, kadın, âdet görme çağına varınca, onun ancak şurası ve şurası görülebilir.” “Resulullah böyle derken, yüzünü ve ellerini işaret [7]
Ebu Davud bu Hadisi rivayet ettikten sonra, Hadis’in mürsel olduğunu, Halid b.Düreyk’in, Hz. Aişe’yi görmediğini söylemiştir.
Başörtülerini yakalarının üzerine doğru örtsünler.”
Hz. Aişe (r.anh.) diyor ki:
“Bu âyet-i Kerime inince, önce hicret eden kadınlar, peştemallarını dilerek başörtüsü edindiler. [8]Burada geçen “Yaka” ifadesinden maksat, boyun ve göğüslerdir.
Zinetlerini kendi kocalarından veya babalarından veya kendi oğullarından başkasına göstermesinler.
Âyet-i kerimede, kadınların zinetlerini, kocalarından ve mahremleri olan diğer kişilerden başkalarına göstermemeleri emrediliyor. Buradaki “Zinet’den maksat, küpe, halhal, kolye, vb. zinet eşyalarının takıldığı yerlerdir. Kadının buralarını, mahremleri dışındaki insanlara göstermeleri haramdır.
Âyet-i kerimede, Müslüman kadının, zinet yerini kendi kadınlarına gösterebileceği ifade ediliyor. Burada geçen, “Kendi kadınlarına” ifadesinden maksat, Müslüman kadınlardır. Bu itibarla bir Müslüman kadının, Müslüman olmayan kadınlara da zinet yerlerini göstermesi caiz değildir.
Hz. Ömer (r.a.) Ebu Ubeyde b.el-Cerrah’a mektup yazarak şöyle demiştir: “Bana gelen haberlere göre bazı Müslümanların kadınları, müşriklerin kadınlarıyla bilikte hamamlara gidiyorlarmış. Bu senin bölgende oluyor. Allah’a ve âhiret gününe iman eden bir kadının avret mahallerine, kendi dininden olmayan bir kadının bakması haramdır.
Âyet-i kerimede, Müslüman kadınların, mahrem yerlerini, sahip oldukları kölelerden saklamak zorunda olmadıkları zikrediliyor. Taberi, buradaki “Köleler” ifadesinden maksadın, müşrik olan cariyeler olduğunu söylemiştir. Buna göre mümin kadınlar, mümin olmayan kadınlara avret yerlerini gösteremezler. Ancak, mümin olmayan cariyeler bu hükmün dışındadırlar.
Fakat müfessirlerin çoğunluğu, âyette zikredilen “Köleler” ifadesine, cariyeler yanında erkek kölelerin de dahil olduğunu ve mümin bir kadının erkek olsun kadın olsun kölelerine karşı örtünmek mecburiyetinde olmadığını söylemişlerdir.
Bu hususta Enes b.Mâlik, diyor ki:
“Resulullah, Fatıma’ya hediye ettiği bir köleyi getirdi. Fatıma’nın üzerinde bir elbise bulunuyordu. Onunla başını örttüğünde ayaklarına yetişmiyordu, ayaklarını örttüğünde de başına yetişmiyordu. Resulullah (s.a.v.) Fatıma’nın bu haline görünce ona şöyle dedi: “Bunda senin için bir mahzur yoktur. Zira burada senin baban ve kölen vardir. [9]
Âyet-i kerimede, kadınların, zinet yerlerini, cinsî iktidarı olmayan hizmetçilerden saklamak mecburiyetinde olmadıkları beyan edilmektedir. Burada söz konusu olan hizmetçilerin, kadınlara yaklaşma ihtiyacı hissetmemeleri ya da cinsel iktidarsızlıklarından veya geri zekâlılıklarından yahut da karnını doyurmaktan başka bir şey düşünmeyen tufeylilik vb. şeylerden olabileceği zikredilmektedir.
Ancak, Resulullah (s.a.v.), Hunsa, yani, hem erkeklik hem de kadınlık organı bulunan bir kimsenin, hanımlarının yanına girmesini yasaklamış ve: “Bu bir daha sizin yanınıza girmesin.” buyurmuştur. [10]
Veya kadınların mahrem yerlerini henüz anlayacak çağda olmayan çocuklar.
Bu ifadeden maksat, erginlik çağına yaklaşmamış olan küçük çocuklardır. Zira bunlar, kadınların tavır ve hareketlerinden herhangi bir şey anlamazlar. Bu sebeple kadınların yanlarına girmelerinde bir mahzur yoktur. Fakat erginlik çağına yaklaşmış olan ve kadınlarla ilgili meseleleri anlamaya başlayan çocuklara, kadınların, zinet yerlerini göstermeleri caiz değildir.
Gizledikleri süslerini başkalarına bildirmek için ayaklarını da vurmasınlar.
Cahiliye döneminde kadınlar ayaklarına “Halhal” denen, halka şeklinde bilezikler ve boncuklar takarlar ve yürürken bunlarla ses çıkararak dikkatleri çekerlermiş. Allah Teala, mümin kadınların bu şekilde davranmalarını yasaklamıştır.
Kadınların, evlerinin dışında başkalarına hissettirmeleri haram olan şeylerden biri de, üzerlerine sürmüş olduktan kokulardır. Bu hususuta Peygamber efendimiz şöyle buyuruyor:
“Herhangi bir kadın koku sürünür sonra da kokusunu hissetsinler diye bir topluluğun yanından geçecek olursa o kadın zina etmiştir.[11]
Kaynak: Taberi
Nur Suresi Tefsirinden
[1] Müslim, K.el-Âdâh, bab: 45, Hadis No 2159/Ebu Dâvûd, K. en-Nikâh, bab: 44 Hadis No 2148/Tirmizj K.el-Edib, bab: 28, Hadis no 2776
[2] Ebu DâvÛd, K. en- NikSh, bab: 44, Hadis no 2149/Timıtzî, K. el- Edeb-bab: 28 Hadis No 2777
[3] Buhadi, K. el-Mezalim. bab: 22/Müslim, K.d-Übas, bab: 114 Hadis no 2121/Ebu DâvÛd. K. el- Edcb, bab: 13, Hadis No 4815
[5] Ebu Dâvıl, K.el-Lihas, bab: 37, Hadis n» 7112/rirmizî, K.cl Hdd\ hah: 29 Hadis no 2778
[6] Butıudi, K.el- Cihml, bub: Sl/Miisliın. K. Sulalül lydcyn, hah: 19, Hadis mı 892
[7] Ebu Dâvûd, K.el- Libas, bab: 34, Hadis no 4104
[8] Buharı, K. Tefsir el-Kuran, sure: 24, bab: 12
[9] Ebu Davıd, K. el-Lihas, bab: 35, Hadis No 4016
[10] Bkz. Müslim , K. es-selam, bab: 32-33,Hadis No 2180,2181/Ebu Davud, K. el Libas bab: 36 Hadis No 4107
[11] Nesai, K. az-zinet bab: 35, Hadis No 5129/Ebu Davud, K. et-Tereccül, bab: 7 Hadis No 4173/ Tirmizi, K. el-Edeb, bab: 35,Hadis No2786 Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Taberi Tefsiri, Hisar Yayınevi: 6/138-143.
Lütfen Paylaşın!