Kadının Tesettüründe Aranması Gereken Şartlar

Geçmiş bölümlerde mezhep imamları ile müfessirlerin kadının tesettürü ile ilgili izahlarını gördük. Hemen hemen hepsi de mükemmel bir tesettürün sadece gözler açıkta kal­mak şartıyla olabileceğini beyan ettiler, Bu husus, yüz açılır diyenlerin delillerinin azlığı ve zayıflığı ile de kuvvet kazan­mış oldu.

Ancak tesettür mevzuu, yüzü kapatmanın yanında bazı yan şartları da ihtiva etmektedir. Meselâ elbisenin süslü ol­maması, şeffaf olmaması, kadının dışarı çıkarken koku sür­memesi ve erkek elbisesine benzer elbiseler giymemesi “Kadının hicabı” mevzuunu mükemmele doğru yükselten şartlardır.

Şimdi bunları ayrı ayrı başlıklar halinde incelemeye çalışacağız inşallah.

Elbisenin Süslü Olmaması

Fudâla İbnu Ubeyd’den:

Rasulûllâh sallallahu aleyhi ve sellem: “Şu üç (kısım kim­se) den sorulmaz: (Yani bunlar sorgusuz sualsiz cehenneme atılırlar) Cemaatten ayrılan, İmamına isyan eden ve asî ola­rak Ölen; efendisinden kaçan ve bu hali ile ölen köle veya câriye, kocası kendisinden ayrıyken dünya geçimi uğruna ko­casının ardından süslenen kadın.”[1] buyurdu.

Abdullah ibnu Amr radıyallahu anhdeh: Ümeyye binti Rakika Rasulullah sallallahu aleyhi ve sel-leme geldi ve İslâm üzere biat etti. Rasulullah: “Allah’a şirk koşmaman, hırsızlık yapmaman, zina etmemen, kendi ara­nızda meydana getirdiğiniz iftiralarla çıkıp gelmemen, ölüle­rin arkasından bağırıp çağırmaman ve cahiliyyedeki gibi süslenmemen şartıyla’biatını kabul ediyorum.” buyurdu.[2] Bu hadis-i şerfiler, kadının kocasından başkasına karşı süs­lenmesinin haram olduğunu ifâde ediyor. Şunu da belirte­lim ki biat esnasında aleyhissalâtu vesselam, elini kadın eline dokundurmamıştır.[3] Aişe validemizden de aynı keyfiyet ri­vayet ediliyor. Heysemîde bu hadis-i şerifi Mecma’ında nak­lediyor ve Taberânî’nin rivayet ettiğini, rivayet zincirindeki kimselerin hepsinin sika olduğunu zikrediyor.[4]

Elbisenin Şeffaf Olmaması

Alkame radıyallahu anhden:

Abdurrahman İbnu Ebî Bekr’in kızı Hafsa’yı, yan taraf­larını gösteren ince bir baş örtüsü ile Aişe’nin yanma girer­ken gördüm. Aişe, bu ince başörtüsünü yırttı ve “Allah, Sure-i Nûr’da ne indirdi bilmiyor musun?” dedi. Sonra bir başka baş örtüsü getirtti ve ona giydirdi.[5]

Abdullah îbnu Ebî Seleme’den;

Ömer İbnu’l-Hattâb radıyallahu anh, insanlara kubatî (ketenden yapılmış kıptilere ait) elbisesi dağıtıyordu. “Kadın­larınız onu gömlek yapıp giymesin” dedi. Bu sırada bir adam:

“Yâ Emirel mü’minin, ben onu hanımıma giydirdim ne ar­kadan ne de önden hiç bir şey belli olmuyordu.” dedi. Ömer: “Bir şey belli etmese dahi bedenini belli eder” dedi.[6] Bu nasslar kadının bedenini belli edecek tipte elbiseler giymesi­nin haram olmasa da tahrimen mekruh olduğuna işaret edi­yor. Erkeklerin de böyle bir kadına tesettürlü olsa dahi bakmaları caiz değildir.

Ebû Hureyre radıyallahu anhden

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Ateş ehlinden iki sınıf ki, öyle zelil bir topluluğa hiç rastla­mamıştım. Bir topluluk, ellerindeki inek kuyruğu gibi kamçı­larla insanlara ve giyinmiş (ama hakikatte) çıplak, meyledip meylettiren ve saçlarını deve hörgücü gibi başlarında topla­yan kadınlara vuruyorlardı. Bu kadınlar ne cennete girebile­cek, ne de kokusunu duyabileceklerdir. Halbuki onun kokusu çok uzak yerlerden hissedilir.”[7]

Şevkânî, Neylü’l-Eytar’ında bu hadis için şunları zikre­diyor: “Ateş ehlinden iki sınıf” cümlesiyle bu iki sınıfın zem-mi, aşağılanması vardır. Nevevî diyorki: Bu hadis Peygamber Efendimizin mu’cizelerinden biridir. Bu iki sınıf ortaya çıkmış ve hâl-i hazırda mevcuddurlar. “Giyinik çıplaklar” cümlesi ise, Allah’ın nimetleriyle çepeçevre kuşatılmış oldukları halde onun şükründen çıplak olduklarını belirtir. Yani şükretmez­ler. Yine denildi ki: Bedeninin bir kısmını örter bir kısmını da güzelliğini ve sairesini ortaya çıkartmak için örtmez.

Yine denildi ki: Bedenin rengini ortaya koyacak biçimde el­bise giyer. “Meylederler” kelimesi ise onların, Allah’ın itaat dairesinden çıkıp, onu muhafazaya yanaşmadıklarını ifade ediyor. “Meylettirirler” kelimesi de, başkalarına bu kötü fiil­de örnek olurlar mânâsını ifade ediyor.[8]

“Meylettirirler” kelimesinden, günümüzde sârîbir illet ha­lini alan “modanın yayıcılığını yaparlar” mânâsı da anlaşıla­bilir. Ayrıca başıboş, heva ve hevesi peşinde koşan bilgisiz ve cahil gençleri peşlerine düşürürler. Onların kendilerini ra­hatsız etmelerine sebeb olurlar gibi bir mânanın da anlaşıl­ması cümle konstekstine uygun düşmektedir.

“Şevkanî’nin, bu hadisi “Kadının bedenini vasfeder bi­çimde elbise giymesinin kerâhiyetine delil olarak alması, ya­pılmış açıklamalardan bir tanesidir. İkaz, kim bu işi yaparsa ateş ehlinden olacağı ve kokusu 500 senelik bir mesafeden duyulabildiği halde cennetin kokusunu hissedemeyeceği şek­lindedir. Aynı zamanda bu şiddetli tehdit bu iki sınıfın, ha­diste anlatılan sıfatlar üzere bulunmasının haram olduğuna delâlet eder.[9]

Elbisenin dar olmaması

Aişe radıyallahu anhâdan: “Kadın için namaz kılarken şu üç elbise şarttır. Gömlek, başörtüsü ve (bedeninin tamamını örten) örtü. “Aişe, izârını çözüyor ve ona bürünüyordu.[10]

îbn-i Ömer radıyallahu anhden:

Nebî sallallahu aleyhi ve sellem: “Haya (utanma duy­gusu) ve îman beraberdir. Onlardan biri kaldırılınca diğeri kalkar” buyurdu. ” [11]

Ummü Cafer’den: Hz. Fatma (R.A) :

“Ya Esma! Erkeklerin kadınlarının bedenini belli edecek şe­kilde elbise giydirmeleri hiç hoşuma gitmiyor” dedi.[12]

Üsâme İbn-i Zeyd rivayet ediyor:

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, kendisine Dıhyetu’l-Kelbfnin hediye etmiş olduğu sık örülü bir kubti-yayi bana verdi.Ben deonu giymesi için hanımıma verdim. Bir gün Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Kubtiyeyi ni­çin giymiyorsun? diye sordu: Ben de: “Ya Rasulallah onu (giymesi için) hanımıma verdim” dedim. “Ona söyle, onun altından entari giysin. Çünkü vücut hatlarını belli etmesin­den endişe ediyorum” buyurdu.[13]

Şevkânî, bu hadisi îbn-i Ebîşeybe, Bezzâr, İbn-i Sa’d, Er-Rayvânî, El-Bârûdî, Taberani, Beyhâkî, ve Ez-Ziya’nın da Muhtar isimli eserinde tahriç ettiklerini belirterek şöyle diyor.

“Hadis; kadının, beden hatlarını ortaya koymayacak bir şekilde örtünmesinin gerekliliğine delâlet ediyor. Bu, avret yerini örtmenin de bir şartıdır. Aleyhisselat-u vesselamın: “al­tından etek giymesini söyle” buyurması,kubtiye’nin ince bir elbise olup cildi tam setretmediğinden dolayıdır.[14]

Ancak Şevkânî rahimehullah burada zuhûl etmiş görü­nüyor. Çünkü hadis de kesif (sık örülü) kelimesi var. Bura­da aleyhissalâtû ve’s-selâmın emri,kubtiye’nin ince olması dolayısıyla değil de, kadının beden hatlarını ortaya koyma­sından nehiy sebebiyle varid olmuştur.

Kadının koku sürünmemesi

Abdullah’ın karısı Zeynep’ten

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bizim (kadınlar) için: “Sizden biri mescide geldiğinde koku sürünmüş olmasın” buyurdu.[15] Aişe validemiz radıyallahu anhâ da “Şayet Ra­sulullah sallallahu aleyhi ve sellem kadınların (süs, koku, güzel elbise vs. adına) meydana çıkarmış oldukları yeni şeyleri gör­müş olsaydı, Benî israilin kadınlarının menedildiği gibi, mes-cidlere girmelerini yasaklardı” diyor.[16]

Ebû Musa el-Eş’ari radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Bir kadın koku sürünür, sonra da bir topluluğun önünden geçer, bu toplu­lukda onun kokusunu hissederse bu kadın zâniye (hükmün­de) dir.”[17] buyurdu.

Ebû Mûsâ el-Eş’ari’den:

Nebî sallallahu aleyhi ve sellem: “Bir kadın koku sürü­nür, öylece dışarı çıkar, bir topluluğa uğrar o toplulukda onun kokusunu hissederse, o şöyle ve şöyledir” buyurdu.[18]

Münavî, Feyzu’l-Kadir’de Tirmizî ve Taberânî’nin Ebû Hureyre’den tahric ettiklerini belirterek şu hadisi naklediyor: Nebî sallallahu aleyhi ve sellem: “Erkeğin süreceği ko­ku, kokusu hissedilen, rengi belli olmayandır. Kadının ise ren­gi belli olan ama kokusu hissedilmeyendir.” [19]

Ebû Hureyre birgün koku neşrederek geçen bir ka­dına rastladı: “Yâ emete’l-Cebbâr, mescide mi gidiyorsun?” diye sordu. Kadın: “Evet” dedi. “Mescid için mi koku sür­dün? kadın yine “Evet” dedi. Ebû Hureyre: “Geri dönsen iyi olur. Çünkü ben Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemi şöyle buyururken işittim: “Allah, kokusunu yayarak mesci­de çıkan kadının namazını dönüpte yıkanıncaya kadar ka­bul etmez.” [20]

Bu.hadisi şeriflerden de anlaşılacağı üzere kadının ko­ku sürünmesi yasaktır. Kokunun bedene veya sadece elbi­seye sürülmesi de durumu değiştirmez. Kadının koku sürünmesindeki nehyin sebebi ise gayet açıktır. Çünkü gü­zel koku, şehvetin davetçisi ve tahrikçisidir. Alimlerin dikka­ti çekecek derecede güzel ve lüks elbiseyi mekruh saymaları da bu yüzdendir. Yine bu şehveti tahrik etme korkusu sebe­biyle kadınların erkekler arasına karışması da caiz değildir.

Erkek elbisesine benzememesi

Abdullah îbnu Ömer babasından rivayet ediyor: Nebî sallallahu aleyhi ve sellem: “Üç sınıf vardır ki bun­lar Cennete giremezler: Anne ve babasına isyan eden, kıs­kanç olmayan ve erkeğe benzemeye çalışan kadın” buyurdu.[21] Hakîm diyorki: Bu, isnadı sahih bir hadistir. Hadisin sonu diğer nüshalarda “erkeğe benzemeye çalışan kadınlara lanet etti” şeklindedir.

Ebû Hureyre Radiyallahu anh’dan:

Rasulullah sallalahu aleyhi ve sellem erkek elbisesi gi­yen kadına ve kadın elbisesi giyen erkeğe lanet etti.[22] Hâ­kim bu hadisi Müslim’in şartı üzere sahihtir diyor.

“En-Nevevî, Ravza isimli eserin de kadının erkeğe ben­zemeye çalışması ile erkeğin kadına benzemesi haramdır, di­yor. Kadının ilim ve fikirde erkeğe benzemesi ise öğülmüştür. Aişe radiyallahu anhâ fikir ve akılda erkeğe benzerdi.”[23]

Hüzeyl (kabilesinden bir adam) rivayet ediyor: Abdullah İbnu Amr’in Hill’deki menzilini ve haremdeki mescidini gördüm. Abdullah, Ebu Cehl’in kızı Ümmü Saîd’i dar bir elbise giymiş erkeğimsi bir şekilde yürürken gördü. Abdullah “Bu kim?” diye sordu. “Bu, Ebu Cehl’in kızı Üm­mü Saîd’dir” dedim. Bunun üzerine Abdullah: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemi” erkeklere benzemeye çalışan ka­dınlar ve kadınlara benzemeye çalışan erkekler bizden değildir” derken işittim dedi.[24]

[1] Hâkim, El-Müstedrek, C.l, s. 119 Ahmed İbnu Hanbel, Müsned, C.6, s. 19 isnadı sahihtir.

[2] Ahmed b. Hanbel, a.g.e. C.2, s.196

[3] Buharî, Şurût, C.3, s. 173

[4] Heysemî, Mecmau’z-Zevaîd, C.6, s. 37

[5] İbn-i Sa’d, Tabakât, C.8, s. 72

[6] Beyhakî Es-Sünenu’1-Kübrâ, C.2, s. 234-5 Beyhakî bu hadise mürseldir diyor. Yani Abdullah İbrıu Ebî Seleme ile Amr arasında boşluk olduğunu İfade ediyor. Ancak ravileri Sika’dır. Beyhakînin yine devamla söy­lediği söz bu durumu kuvvetlendiriyor. “Müslim el-Baün aynı hadisi Ebu Salih ve Ömer kanalıyla rivayet ediyor.

[7] Beyh â k î , a.g.e, C.2, si 234

[8] Şevkani Neyhül Evtar C.2, s.130

[9] Şevkânî a.g.e , C.2 , s. 130-31

[10] İbn-i Sa’d, Tabakât, C. 8, s. 71 Müslim’in şartına göre isnadı sahihtir

[11] Hakim, El-Müstedrek, C.1, s.22

[12] Beykani, Es-Sünenü’l Kübra, C.4, s.34

[13] Şevkânî, Neylü’l-Evtar, Kadının bedenini ortaya koyacak biçimde elbise giymesinin nehyi bâbî, C.2, s. 129

[14] a.g.e C.2, s. 129-30

[15] Sahihi Müslim, Şerhu’n-Nevevî, C.4, a.163

[16] a.g.e- C.4, a. 164

[17] Hakim, El-Müstedrek, C.2, s. 396 Bu hadisi Sâğânî; “Mü’minlere söyle gözlerini (harama bakmaktan} sakınsınlar” aye­tinin tefsirini yaparken tahric etmiştir. İsnadı sahihtir.

[18] Ahmed Ibnu Hanbel, Müsned, C.4, s. 400

[19] Münavî, Feyzu’l-Kadir, C.4, s. 284

[20] Beyhakî, Es-Süneriul-Kûbrâ, C. 3, s. 123 ve 1246

[21] Hakim, El- Müstedrek, C.l, S. 72 Beyhakî Es-Sünenü’1-Kübra, CIO, S. 226 Sahibu’l-Buhari, Kitabu’l-Libas, kadına benzeyen erkek ve erkeklere benzeyen ka­dınlar babı, C. 7, S. 55

[22] Hâkim, El-Müstedrek, C.4, s. 194 Ahmed Ibnu Hanbel Müsned, C.2, s. 325

[23] Ahmed es’Sehar, Bezlü’l-Mechûd, kadının elbisesi babı, C.16, s. 426-7

[24] Ahmed Ibnu Hanbel, Müsned, C.2, s. 200

Münzirî, Et-Terğib ve’t-Terhîb isimli eserinde bu hadisi zikrediyor ve bunu Ahmed İbnu Hanbel rivayet ediyor diyor, lâfızda ona aittir. Bütün râvileri sikadır. Ancak ismi belirtilmeyen şahsı tanıyamadık. Taberani’de biınu muhtasar olarak rivayet ediyor, bu ismi müphem olan şahsı da zikretmiyor, diyor.(112/a) Heysemi de Mecma’mda bu Hüzelîyİ tanımadığı,ancak Taberani’nin Hüzeli’yi zikretmiyerek muhtasaran aldığı bu hadisteki bütün râvilerin Taberanideki şekli üzere sika (güvenilir) olduğunu belirtiyor.

112/a)  Münziri, Et-Tergib vet-Terhib, C.3, s. 104

112/b) Heysemi, Mecmaau’z Zevaid, C.8, s.102-103

Kaynak: Ve Tesettür Meselesi Musa Lotus – Nil Yayınları 

Lütfen Paylaşın!
0Shares

BİR CEVAP YAZIN