NAZİAT SURESİ MEAL VE TEFSİRİ

Naziat Suresi 15. Ayet Meal ve Tefsiri

15. Sana Mûsa’nın kıssası geldi mi?

15. Bu mübârek âyetler, Resûl-i Ekrem’e tesellî vermek ve onu inkâr edenler için bir tehdîd olmak için Mûsa Aleyhisselâm ile Fir’avun’un kıssasını bildiriyor. Hz. Mûsa’nın aldığı ilâhî emir üzerine gidip Fir’avunu îmana dâvet etmiş olduğunu, o tanrılık iddiasında bulunan Fir’avun’un da nasıl küfüründe ısrar edip nihâyet dünyevî ve uhrevî azaplara uğramış bulunduğunu haber veriyor. O müthiş hâdisenin takva sâhibi, düşünen kimseler için bir ibret numunesi oluşturduğunu beyan buyurmaktadır. Şöyle ki: Ey Peygamber!. (Sana Mûsa’nın kıssası, geldi mi?.) O Yüce Peygamber’in de Allah’ın dini uğrunda ne kadar eza ve cefaya uğramış ve ne kadar sebât ederek nihâyet muvaffakiyete ermişolduğuna dair elbette haberdar bulunmaktasın.

Naziat Suresi 16. Ayet Meal ve Tefsiri

16. O vakit ki: Ona Rabbi, mukaddes Tuva vâdesinde nida etmişti.

16. Hz. Mûsa’ya ait kıssa (O vakit) vukua gelmeye başlamıştı (ki: Ona) o Peygambere (Rab’bi) olan Yüce Mâbud (mukaddes) temiz olan ve Şam’da Tur dağı civarında bulunan (Tuva vadesinde nidâ etmişti.) o pek muhterem Peygamberine bir mûcize, ilâhî bir iltifat olarak ilâhî kelâmını işittirmiş, onu pek yüce bir vahye nâil buyurmuştu.

Naziat Suresi 17. Ayet Meal ve Tefsiri

17. Firavuna gidiver, muhakkak ki: O pek azmıştır.

17. Evet.. Allah-ü Teâlâ Hazretleri, emretmişti ki: Ey Resûlüm!. Mûsa Aleyhisselâm: (Fir’avuna gidiver) Mısır hükümdarı olan o inkârcıyı ilâhî dine dâvet et (muhakkak ki: O pek azmıştır.) çok böbürlenmiş, küfre düşmüş, sonra da tanrılık iddiasına cür’et göstermiştir. İsrâil oğullarını da hakaretlere uğratmış, erkek çocuklarını da boğazlatmıştır.

Naziat Suresi 18. Ayet Meal ve Tefsiri

18. İmdi de ki: Senin arınmaya meylin var mıdır?

18. (İmdi) Ey Resûlüm Mûsa!. Aleyhisselâm -o sapık Fir’avuna gidince (de ki: Senin arınmaya) küfür ve isyân pisliğinden yıkanıp kurtulmaya (meylin var mıdır?) öyle bir temizlik ve arınmaya kavuşmak için kendinde bir rağbet, bir yöneliş hissediyor isen sözlerimi kabul et, ben seni o fenâlıktan kurtarmak istiyorum.

Naziat Suresi 19. Ayet Meal ve Tefsiri

19. Ve sana Rabbin yolunu göstereyim de ondan korkasın.

19. (Ve) Fir’avuna şöyle de de ki: (sana Rab’bin yolunu göstereyim de) yâni: Eğer benim dâvetime icâbet eder isen sana Allah’ın birliği hakkında ve ilâhî dinin sıhhat ve yüceliği hususunda bir nice deliller, kanıtlar göstereyim de (ondan) O Yüce Yaratıcıdan (korkasın.) O Kerem Sâhibi Mahutun kudret vebüyüklüğünü anlayarak onun dinine, Peygamberine karşı muhalif cephe almayasın.

Naziat Suresi 20. Ayet Meal ve Tefsiri

20. Artık ona pek büyük mucize gösterdi.

20. (Artık) Mûsa Aleyhisselâm (ona) O Fir’avun’a (pek büyük bir mûcize gösterdi.) kendisinin Allah’ın bir Peygamberi olduğunu ispat için, tebligâtının birer ilâhî emir bulunduğunu göstermek için âsâ gibi, yedi beyzâ gibi hârikalar meydana koydu.,

Naziat Suresi 21. Ayet Meal ve Tefsiri

21. O ise yalanladı ve isyan etti.

21. (O ise) O inkârcı, kibirli Fir’avun ise (yalanladı) gösterilen mûcizeleri takdîr edemeyip Hz. Mûsa’yı yine inkâra devam etti (ve isyân etti.) o kadar hârikaların gösterilmesine rağmen yine Allâh-ü Teâlâ’ya asî olmakta devam eyledi.

Naziat Suresi 22. Ayet Meal ve Tefsiri

22. Sonra da koşarak geriye döndü.

22. (Sonrada) O pis Fir’avun, Hz. Mûsa’nın peygamberliğini inkâra devam ederek fesada, başkalarını da saptırmaya (koşarak) îmandan (geriye döndü.) kendisine yapılan pek hayırlı tebligâtı dinlemeyip onlardan kaçındı.

Naziat Suresi 23. Ayet Meal ve Tefsiri

23. Artık topladı da nida etti.

23. (Artık) O inkârcı Fir’avun, kendisinin ne kadar âdi bir mahlûk olduğunu hiç düşünmeden, hakkı kabulden kaçındı, etrafına sihirbazları ve ordu fertlerini (topladı da nîda etti.) o topluluğa karşı bir nidâ edici vasıtasîle nidâ ederek pek câhilce, kibirlice bir büyüklük tasladı.

Naziat Suresi 24. Ayet Meal ve Tefsiri

24. Ben sizin en yüksek Rabbinizim, dedi.

24. Ve o mel’un Fir’avun o başına topladığı insanlara hitaben (Ben sizin en yüksek Rab’binizim) benim üstümde sizin Rab’biniz yoktur. En yüksek bir rablık mertebesine ben sâhibim. (dedi.) öyle pek beyinsizce, şerefsizce bir iddiaya cür’et gösterdi.

Naziat Suresi 25. Ayet Meal ve Tefsiri

25. Fakat Allah, onu âhiretin de, dünyanın da azabı ile yakaladı.

25. (Fakat) O Fir’avun, fâni bir mahlûktan, Allah’ın dininden mahrûm, isyânkâr bir şahıstan ibaret olduğu hâlde o kadar böbürlendi ki, o kadar cehâlet ve alçaklıkta bulunduğu için (Allah)ü Teâlâ Hazretleri (onu âhiretinde, dünyanın da azabıyla yakaladı.) onun gördüğü azap, yalnız âhiretteki cehennem azabından ibaret kalmadı, o, dünyada iken de suda boğulma azabına uğradı, büyük bir felâket ve yokluğa mâruz kaldı. İşte küfrün, Yüce Peygambere karşı düşmanlık ve isyânın neticesi, böyle pek müthiştir.

Naziat Suresi 26. Ayet Meal ve Tefsiri

26. Şüphe yok ki: Bunda korkan kimseler için elbette bir ibret vardır.

26. (Şüphe yok ki: Bunda) Fir’av’un başına gelmiş olan dünyevî ve uhrevi azapta (korkan kimse için) akıllı olup da, Allah’ın azabını düşünerek korku ve dehşet içinde kalan bir insan için (elbette bir ibret vardır.) evet.. Fir’avun gibi inkârcıların başlarına gelmiş felâketler, bütün onların dinsizliklerinin bir neticesi bulunmuştur. Artık Allah’ın kudretini düşünen dünya olaylarını güzelce tefekkür eden bir insan, nasıl olur da Cenab-ı Hak’kın Peygamberlerine, kitaplarına muhalefette bulunurda, kendisini ebedî azaplara uğratır, Hiç Rabbani Kudreti ve ilâhî azameti düşünmeli değil midir?

Naziat Suresi 27. Ayet Meal ve Tefsiri

27. Sizler mi yaradılış itibariyle daha çetinsiniz, yoksa gök mü ki, onu binâ etti.

27. Bu mübârek âyetler de kıyamet hayatını inkâr edenlere bir ibret vesîlesi olmak üzere Cenab-ı Hak’kın bir kısım kudret eserlerini nazarı dikkatlere sunmaktadır. Şöyle ki: Ey insanlar!. Bir kere düşünün, (sizleri mi yaradılış itibariyle daha çetinsiniz) sizlerin öldükten sonra tekrar hayata kavuşturulmanız mı daha müşküldür. (Yoksa gök mü?.) O muazzam semâ tabakaları mı yaratılış itibarîle daha güçtür (ki:) Yüce Yaratıcı, (onu) o gökü, o nice eserleri, parlak cisimleri toplayan semââlemini (binâ etti.) yoktan meydana getirdi, artık öyle muazzam bir âlemi var eden bir Ezeli Yaratıcı, ey insanlar!. Sizleri öldürdükten sonra tekrar hayata kavuşturamaz mı?. Bunu nasıl inkâra cür’et ediyorsunuz?

Naziat Suresi 28. Ayet Meal ve Tefsiri

28. Onun yükseklik midarını yükseltti, sonra onu düzeltti.

28. Evet.. Kâinatın Yaratıcısı (Onun) göğün (yükseklik miktarını yükseltti.) onu yeryüzünün üstünde kıldı, pek yüksek birer mertebede bulundurdu. (Sonra onu tesviye kıldı.) hiç bir tarafında bir bozukluk, bir kusur yoktur, her tarafı eşittir, bir nice parlak parlak cisimlerle donatılmıştır. “Semk” boy, her şeyin boyu, yükseklik miktarı demektir.

Naziat Suresi 29. Ayet Meal ve Tefsiri

29. Ve gecesini karanlık etti, gündüzünü de çıkardı aydınlattı.

29. (Ve) O Hikmet Sâhibi Yaratıcı, o gün kubbesinin (gecesini karanlık etti.) güneşin batışı ile onun bize karşı görünen cephesini geçici olarak karanlık bir hâlde bıraktı. (gündüzünü de çıkardı.) aydınlattı, yâni: Gündüzü biraz ederek her tarafı ışıklar içinde bıraktı. “İğtaş” karanlık kılmak demektir. “Daha” da nûr ve ışık mânâsınadır. “Duha” da kuşluk vaktidir.

Lütfen Paylaşın!
0Shares

BİR CEVAP YAZIN