RAHMAN SURESİ MEAL VE TEFSİRİ

Rahman Suresi 31. Ayet Meal ve Tefsiri

31. Ey insan ve cin! Yakında sizin için teveccüh edeceğiz.

31. (Ey ins ve cin!. Yakında) Yâni kıyamet gününde (sizin için teveccüh edeceğiz.) yâni: Mahşer gününde hesabınızı görmek için sizlere yöneleceğiz, sizleri lâyık olduğunuz mükâfatlara ve cezalara kavuşturacağız, bu ilâhî ihtar da sizlerin hakkında bir ilâhî nîmettir ki, bunu düşünesiniz, uyanıp fiil ve davranışlarınızı tanzîme muvaffak olasınız.
“Sekaleyn” insanlar ile, cinlere verilmiş bir addır. Bunlar yeryüzünde bulunan diğer mahlûkata göre mükellefiyetleri itibariyle daha büyük bir varlığa sâhip oldukları için bu ünvânı almışlardır, veyahut bunlar, yeryüzüne hayatlarıyle ve ölümleriyle bir ağırlık vermekte oldukları için kendilerine böyle sekaleyn denilmiştir.

Rahman Suresi 32. Ayet Meal ve Tefsiri

32. Artık Rabbinizin hangi nimetlerini tekzîb edersiniz?

32. (Artık) Ey insanlar ve cinler!. (Rab’binizin hangi nîmetlerini tekzîb edersiniz?.) O Kerem Sâhibi Rab’binizin sizleri mükellef tutması, sizleri hesaba tâbi bulundurması da hakkınızda birer nîmettir, birer uyanma vesîlesidir, bunu takdir etmeyip de inkârda bulunmanız nasıl uygun olabilir?.

Rahman Suresi 33. Ayet Meal ve Tefsiri

33. Ey cin ve insan cemaati! Eğer göklerin ve yerin çevrelerinden çıkıp gitmeğe gücünüz yeterse hemen çıkıp gidiniz. Hâlbuki bir kuvvet olmadıkça siz çıkıp gidemezsiniz.

33. Bu mübârek âyetler de kıyamet gününde hiçbir kimsenin kaçıp kendisini mesuliyetten kurtaramayacağını ve ehl-i Cehenneme gelecek âteşin ne kadar müthiş bulunduğunu ihtar ediyor. O günde semâ tabakalarının nasıl parçalanarak bir vaziyet alacağını bildiriyor. İnsanların ve cinlerin o gün bir müddet soruya tâbi tutulmayıp hayretler, dehşetler içinde kalacaklarına işârette bulunuyor. İşte kullarına bu gibi hakikatları lûtfen haber veren âlemlerin Rabbi’nin nîmetlerini inkâr imkânı bulunmadığını beyân buyurmaktadır. Şöyle ki: Yüce Yaratıcı Hazretleri şunu da ihtar buyuruyor: (Ey cin ve insan cemaati!.

Eğer göklerin ve yerin çevrelerinden çıkıp gitmeğe) Kaçıp kurtulmaya (gücünüz yeterse) hiç durmayınız (hemen çıkıp gidiniz) kendinizi Allah’ın azabından kurtarınız. Heyhât ki, bu ne mümkün!. (halbuki siz bir kuvvet olmadıkça) bir güç ve üstünlüğe sâhip bulunmadıkça (çıkıp gidemezsiniz) öyle bir kuvvet ve galibiyet ise sizin için ne arar!. Sizler böyle âciz olduğunuz hâlde o Yüce Yaratıcı, sizleri yine kusurlarınızdan dolayı hemen cezalandırmıyor, durumlarınızı ıslâha dâvet buyuruyor.

Rahman Suresi 34. Ayet Meal ve Tefsiri

34. Artık Rabbinizin hangi nimetlerini tekzîb edersiniz?

34. (Artık Rab’binizin hangi nîmetlerini tekzîb edersiniz?.) Cenab-ı Hak’kın size böyle bir mühlet vermesi, sizi tevbe ve istiğfar ettiğiniz takdirde afv ve mağfiret buyuracağını vâ’d etmesi, ne mühim birer nîmettir. Bunların ne büyük bir ilâhî lütuf olduğu da nasıl inkâr edilebilir?.

Rahman Suresi 35. Ayet Meal ve Tefsiri

35. Sizin üzerinize ateşten dumansız bir alev ve alevsiz bir duman gönderilir, artık yardımlaşamayacaksınızdır.

35. Bir kere düşünmelisiniz ki, eğer o Yüce mâbudunuza îman ve itaatta bulunmaz da inatçı bir vaziyet alır, küfr ve isyânda devam eder iseniz (Sizin üzerinize âteşten dumansız bir alev ve alevsiz bir duman gönderilir) kabirlerinizden çıkıp mahşere gönderildiğiniz zaman öyle çeşitli âteşin azaplara uğrarsınız (artık yardımlaşamazsınız) bâzınız bâzınıza yardım ederek o başınıza, gelen azapları ortadan kaldıramazsınız.

Rahman Suresi 36. Ayet Meal ve Tefsiri

36. Artık Rabbinizin hangi nimetlerini tekzîb edersiniz?

36. (Artık Rab’binizin hangi nîmetlerini tekzîb edersiniz?.) Size akıl vermiştir, size uyanasınız diye o müthiş âkıbetleri haber veriyor, size verilen bu nasihatları kabul edebilecek bir yetenek de ihsân buyurmuştur. Bunları inkâr, hiç mümkün müdür?. Binaenaleyh bunları güzelce düşünmelidir ki, o gelecek azaptan kurtarılabilsin.

Rahman Suresi 37. Ayet Meal ve Tefsiri

37. İşte o zaman ki: gök parçalanır da hemen kızıl deri gibi bir kül olmuş olur.

37. (İşte o zaman ki, gök parçalanır da hemen kızıl gibi bir kül olur.) Böyle garip bir vaziyet alır. Yâhut gök eriyerek yağlar gibi akıcı bir hâle gelir. O zaman ne kadar müthiş hâdiseler vücuda gelmiş olacaktır.
“Dıhan” kızıl deri ve zayıf yağmur ve çiçekten, yemişten vesâireden çıkarılan yağ mânasına olan “Dühn” kelimesinin çoğuludur.

Rahman Suresi 38. Ayet Meal ve Tefsiri

38. Artık Rabbinizin hangi nimetlerini tekzîb edersiniz?

38. (Artık Rab’binizin hangi nîmetlerini tekzîb edersiniz?.) Geleceğe âid olan bu pek mühim hâdiseleri haber vermek, yetenekli olanları fenâlıklardan, sorumluluktan getirecek muamelelerden men ve engellemeye vesîle olacağı için böyle haberlerde birer ilâhî nîmettir ki, bunları da inkâr aslâ câiz olamaz.

Rahman Suresi 39. Ayet Meal ve Tefsiri

39. İşte o gün ne bir insan ve ne de bir cin günahından sorulmayacaktır.

39. (İşte o gün) O kabirlerinden çıkarılarak mahşere sevk edilecekleri zaman (ne bir insan ve ne de bir cin günâhından sorulmayacaktır) daha sonra mahşere, hesap yerine sevk edilince orada soruya mâruz kalmayacaklardır. Yâhut onların haklarındaki soru sorulmamasından maksat, hâlleri hakkıyla bilgi edinmek maksadiyle olan sorudur. Böyle bir soruya ihtiyaç yoktur. Onların simâları, hâllerini göstermeğe kâfidir. Fakat kınamak, azarlamak için bir soruya tâbi olacaklardır.

Rahman Suresi 40. Ayet Meal ve Tefsiri

40. Artık Rabbinizin hangi nimetlerini tekzîb edersiniz?

40. (Artık Rab’binizin hangi nîmetlerini tekzîb edersiniz?.) O Hikmet Sâhibi Yaratıcının kullarını bir muhasebeye tâbi tutup tutmaması da ve bunları kullarına haber vermesi de bir nevî nîmettir, bir uyanmak vesîlesidir, bir irşâd ve uyarma hikmetine dayanmaktadır. Artık bu gibi nîmetler de nasıl inkâr edilebilir?.

Rahman Suresi 41. Ayet Meal ve Tefsiri

41. Günahkârlar, simalarıyla tanınırlar. Artık alınlarıyla ve ayaklarıyla yakalanırlar.

41. Kabirlerinden çıkarılacak olan (Günâhkârlar, simâlariyle tanınırlar) yüzlerinde ortaya çıkan bir siyahlık, bir uğursuzluk ve isyân alâmeti onların nasıl suçlu kimseler olduğunu gösterir, (artık alınlarıyla ve ayaklarıyla yakalanırlar.) Onlar kendilerine mahsus, uğursuz alâmetleriyle başkalarında temayüz etmiş bulunurlar. O vakit melekler tarafından soruya ihtiyaç kalmaksızın o suçlular mahşere, sonra da cehenneme sevk edilirler. Nitekim dünyada da bâzı kimseler, yüzlerindeki bâzı alâmetlere bakılınca kendilerinin sevinçli mi, üzüntülü mü, güzel ahlâklı mı, değil mi olduğu anlaşılır. Parmaklarındaki çizgiler ile de bir takım hırsızlık vesâire fiillerinin kimler tarafından yapılmış olduğu tâyin edilebilmektedir. Bütün bunlar, Allah’ın mahlûkatı hakkında birer gayeye, birer fayda ve menfaate dayanmaktadır.

Rahman Suresi 42. Ayet Meal ve Tefsiri

42. Artık Rabbinizin hangi nimetlerini tekzîb edersiniz?

42. (Artık Rab’binizin hangi nîmetlerini tekzîb edersiniz?.) Görülüyor ki: O Hikmet Sâhibi Yaratıcı hiçbir şeyi abes yere yaratmamıştır. Her yaradılışı bir nice gayeleri, fâideleri içermektedir. Binaenaleyh bunları inkâra, elbette ki, hiçbir kimsenin selâhiyeti olamaz.

Rahman Suresi 43. Ayet Meal ve Tefsiri

43. İşte bu, o cehennemdir ki, bunu o günahkârlar tekzîb ederler.

43. Bu mübârek âyetler de inkârcıları kınamak için cehennemin müthiş vaziyetini ihtar ediyor. Takvâ sâhibi olan zâtlar için de çeşitli ağaçları meyveleri, çeşmeleri içeren iki nevî cennetin takdir edilmiş olduğunu müjdelemektedir. Şöyle ki: Cehenneme sevk edilecek olan inkârcılara bir kınamak ve azarlamak yoluyla denilecektir ki: (İşte bu, o cehennemdir ki, bunu o günâhkârlar tekzîb ederler.) Yâni: Ey dinsizler, siz, dünyada iken bu cehennemi inkâr eder dururdunuz, şimdi gördünüz mü?. Ne kadar kâfirce kanaatte bulunmuş olduğunuzu anladınız mı?.

Rahman Suresi 44. Ayet Meal ve Tefsiri

44. O cehennemin arasıyla son derece sıcak bir su arasında dolaşacaklardır.

44. Artık o inkârcılar (O cehennemin) o âteşin azabın (arasiyle son derece sıcak bir su arasında dolaşacaklardır.) cehennemin âteşlerinden içerileri yanıp tutuştukça güyâ kendilerini kurtarabilmek için bir suya koşacaklardır, fakat pek âteşin bir sudan başkasını bulamayacaklardır. İçecekleri su da kendilerini ayrıca yakıp yandıracaktır. İşte kâfirler için takdir edilmiş bu felâketleri düşünüp de uyanık bulununuz.

Rahman Suresi 45. Ayet Meal ve Tefsiri

45. Artık Rabbinizin hangi nimetlerini tekzîb edersiniz?

45. (Artık Rab’binizin hangi nîmetlerini tekzîb edersiniz?.) Ey insan ve cin tâifeleri!. Kerem Sâhibi mâbudunuz, o geleceğe âid hâdiseleri, belâları haber veriyor ki: imân ile takvâ ile nitelenmiş olasınız da öyle müthiş azaplara tutulmayasınız, bu gibi ihtarlar ve irşatlar da ne büyük birer nîmettir. Bunları da inkâr elbette ki, câiz değildir.

Rahman Suresi 46. Ayet Meal ve Tefsiri

46. Ve Rabbinin makamından korkan kimse için iki cennet vardır?

46. Fakat îman ile nitelenmiş (Ve Rab’binin makâmından korkan kimse için) yâni: O Yüce Yaratıcının kıyamette tâyin edeceği hesap yerinden, onun mânevî huzurunda hesaba tâbi olmaktan korku ve endişede bulunan her bir takvâ sâhibi için (iki cennet vardır) biri Adin cenneti diğeri de Naîm Cennetidir, veya biri ruhanî Cennettir ki, orada mukaddes tecellilere mazhar olur, Yüce Allah’ın cemalini seyretme saadetine nâil bulunur. Diğeri de cismâni cennettir ki orada da çeşitli nîmetlerden istifâde eder durur.

Rahman Suresi 47. Ayet Meal ve Tefsiri

47. Artık Rabbinizin hangi nimetlerini tekzîb edersiniz?

47. (Artık Rab’binizin hangi nîmetlerini tekzîb edersiniz?.) Böyle mü’min takvâ sâhibi kullarını çeşitli cennetlere, nîmetlere mazhar edecek olan bir Rab’bi Kerîm’in nîmetleri nasıl inkâr edilebilir?. Buna hangi akıllı bir şahıs inanabilir?.

Rahman Suresi 48. Ayet Meal ve Tefsiri

48. O iki cennet çeşitli ağaçlara, meyvelere sahiptirler.

48. O iki cennetin ikisi de (Çeşitli ağaçlara ve meyvelere sâhiptirler.) onlarda öyle fâideli, iç açıcı şeyler mevcuttur.
“Efnan” Çeşitli mânasınadır. Tekili “Fen” dir.

Rahman Suresi 49. Ayet Meal ve Tefsiri

49. Artık Rabbinizin hangi nimetlerini tekzîb edersiniz?

49. (Artık Rab’binizin hangi nîmetlerini inkâr edersiniz.) O Yüce Yaratıcı; mümin kullarını ebediyet âleminde o kadar çeşitli nîmetlere nâil buyuracaktır, bunları kim inkâra cür’et edebilir.

Rahman Suresi 50. Ayet Meal ve Tefsiri

50. İkisinde iki pınar vardır ki, akar giderler.

50. O iki cennetin ikisinde de (İki pınar vardır ki, cereyan ederler) bu iki pınardan birine “Tesnim” diğerine de “Selsebil” adı verilmiştir. Bunlar fevkalâde güzel, leziz bulunmaktadırlar. Bunlardan cennetlerdeki ağaçlar da, bitkiler de faydalanırlar.

Rahman Suresi 51. Ayet Meal ve Tefsiri

51. Artık Rabbinizin hangi nimetlerini tekzîb edersiniz.

51. (Artık Rab’binizin hangi nîmetlerini tekzîb edersiniz?.) Böyle birer hayat suyu olan ve kıymetleri, ehemmiyetleri tasavvurların üstünde bulunan ilâhî nîmetler inkâra nasıl cür’et gösterilebilir?. Bunlar birer muazzam nîmettir ki, bunlardan ancak o inkârcı olanlar mahrum bulunacaklardır.

Rahman Suresi 52. Ayet Meal ve Tefsiri

52. İkisinde de her türlü yemişten iki çift vardır.

52. O iki cennetin (İkisinde de her türlü yemişten iki çift vardır) Her meyve iki sınıfa ayrılmıştır. Birisi yaş, diğeri de kurudur, bununla beraber biri lezzet ve güzellik itibariyle diğerinden noksan değildir, dünya meyvelerine benzemezler.

Rahman Suresi 53. Ayet Meal ve Tefsiri

53. Artık Rabbinizin hangi nimetlerini tekzîb edersiniz?

53. (Artık Rab’binizin hangi nîmetlerini tekzîb edersiniz?.) Bu nîmetlerin hepsi de güzel, zevkli bulunmaktadır. Onlar nasıl inkâr edilebilir?.

Rahman Suresi 54. Ayet Meal ve Tefsiri

54. Onlar astarları kalın ipek kumaştan olan döşekler üzerine dayanmış bir hâlde olacaklardır ve iki cennetin meyvelerinin toplanışı da yakındır.

54. Bu mübârek âyetler de cennetlere nâil olacak zâtların nasıl mutlu bir vaziyette bulunacaklarını bildiriyor. Onlar için nasıl seçkin eşler tahsis buyurulacağını müjdeliyor. İyiliğin karşılığı iyilikten başka olmayacağını ve ilâhî nîmetlerin inkârı mümkün
bulunmadığını beyân buyurmaktadır. Şöyle ki: O Yüce Yaratıcıdan korkan takvâ sâhibi zâtlar o cennetlerde (astarları kalın ipek kumaştan olan döşekler üzerine dayanmış bir hâlde olacaklardır.) o döşeklerin astarları böyle kıymetli olunca yüzleri daha ne kadar süslü, kıymetli bulunacaktır. O takvâ sâhipleri işte böyle pek nefs, pek temiz, eşsiz cennet eşyasına sâhip olacaklardır, (ve o iki cennetin meyvelerinin toplanışı da yakındır.) O meyveler, zahmetsizce elde edilebilir bir hâlde bulunurlar. Rivâyet olunduğu üzere meyve ağaçları, meyvelerini almak isteyene ehl-i Cennet’e karşı eğilirler, onların meyvelerini kolaylıkla almak mümkün olur.

Rahman Suresi 55. Ayet Meal ve Tefsiri

55. Artık Rabbinizin hangi nimetlerini tekzîb edersiniz?

55. (Artık Rab’binizin hangi nîmetlerini tekzîb edersiniz?.) O cennet âlemindeki şu kadar çeşitli nîmetler de ne kadar güzeldir, lezizdir, müminler için birer ilâhî lütuftur. Binaenaleyh onları da inkâr aslâ doğru olamaz.

Rahman Suresi 56. Ayet Meal ve Tefsiri

56. O cennetlerde gözlerini yalnız kendi kocalarına hasretmiş kadınlar vardır ki, kendilerine onlardan önce ne bir insan ve ne de bir cin dokunmamıştır.

56. (Onlarda) O cennetlerde (gözlerini) yalnız kendi kocalarına (hasretmiş kadınlar vardır ki, kendilerine) o kadınlara (onlardan önce) o cennetlerdeki kocalarından evvel (ne bir insan ve ne de bir cin dokunmamıştır.) onlar bâkire bir hâlde bulunmuşlardır.

Rahman Suresi 57. Ayet Meal ve Tefsiri

57. Artık Rabbinizin hangi nimetlerini tekzîb edersiniz?

57. (Artık Rab’binizin hangi nîmetlerini tekzîb edersiniz?.) O âlemlerin Rabbi, takvâ sâhibi kullarına cennetlerde öyle fevkalâde güzel, temiz eşler de ihsân buyuracaktır ki, bu husustaki vâ’d-i ilâhîde kesindir, bunları da inkâr nasıl uygun olabilir?.

Rahman Suresi 58. Ayet Meal ve Tefsiri

58. Sanki onlar, yakut ve mercandır.

58. Evet.. O eşler pek güzel ve müstesnâdırlar (Sanki onlar yâkut ve mercandır) onlar, yâhut nefîsler, bu berraklığa sâhiptirler, ufak dâneli inciler gibi de beyaz ve parlakdırlar.

Rahman Suresi 59. Ayet Meal ve Tefsiri

59. Artık Rabbinizin hangi nimetlerini tekzîb edersiniz?

59. (Artık Rab’binizin hangi bir nîmetlerini tekzîb edersiniz?.) Bu pek seçkin eşler de ne kadar büyük birer nîmettirler. Bunları da inkâr nasıl câiz görülebilirler?.

Rahman Suresi 60. Ayet Meal ve Tefsiri

60. İyiliğin mükâfatı, iyilikten başka mıdır?, elbette değildir.

60. (İyiliğin mükâfatı iyilikten başka mıdır?.) Elbette ki değildir. Güzel amellerin, takvâ ile yapılan hareketlerin karşılığı, sevaptır, ilâhî ihsâna kavuşmaktır.

Lütfen Paylaşın!
0Shares

BİR CEVAP YAZIN