VAKIA SURESİ MEALİ VE TEFSİRİ

Vakıa Suresi 31. Ayet Meali ve Tefsiri

31. Ve çağlayıp akar bir subaşındadırlar.

31. (Ve) O mutlu cennet ehli (çağlayıp akan bir su) başın (da) dırlar. Kendi ikâmetgâhları etrafından sular cereyan eder, o sulardan pek kolaylıkla yararlanırlar, onları öteden, birden getirmeye muhtaç olmazlar.

Vakıa Suresi 32. Ayet Meali ve Tefsiri

32. Ve pek çok meyveli bir yerdedirler.

32. (Ve) O cennetlere nâil olan zâtlar, türleri ve cinsleri itibariyle (pek çok meyve) li bir yer (de) dirler. Onlar, diledikleri bu meyvelerden bol bol yer, zevk alırlar.

Vakıa Suresi 313. Ayet Meali ve Tefsiri

33. Ne kesilmiş ve ne de men edilmiş, bulunmayan meyveler arasındadırlar.

33. Evet.. O zâtlar (Ne kesilmiş) son bulmuş (ve ne de men edilmiş) bulunmayan meyveler arasındadırlar. Onların meyveleri aslâ kesilmez ve kendilerinden men edilmez.

Vakıa Suresi 34. Ayet Meali ve Tefsiri

34. Ve yükseltilmiş yataklardadırlar.

34. (Ve) O defteri sağından verilenler (yükseltilmiş yataklardadırlar.) onlar, kadri pek yüce, pek rahatlatıcı döşeklere de nâildirler. Diğer bir yoruma göre de bundan maksat, cennet kadınlarıdır ki, onlar yüksek bir mahiyette, pek güzel ahlâka sâhip, kocalariyle birlikte bulunacaklardır.

Vakıa Suresi 35. Ayet Meali ve Tefsiri

35. Şüphe yok ki, biz onları bir yaradılış ile yarattık.

35. Ve Cenab-ı Hak buyuruyor ki: (şüphe yok ki, biz onları) O cennetteki kadınları, o kocalariyle aynı yatakta olacak eşleri (bir yaradılış ile yarattık) onları yeni bir yaratılışla meydana getirdik veya onları ilk kez yaratılmış kadınlar kıldık. Cennetlerdeki kadınların bir kısmı, yeniden ehl-i cennet için yaratılmış hurîlerden, pek güzel, bâkire kadınlar tâifesinden ibarettir. Bir kısmı da dünyadaki îman sahibesi olan kadınlardır ki, dünyadalarken ihtiyar bulunmuş olsalar da cennetlerde yeniden genç bir hâlde bulunmuş olacaklardır.

Vakıa Suresi 36. Ayet Meali ve Tefsiri

36. İşte onları bakireler kıldık.

36. (İşte onları) O cennet kadınlarını (bâkireler kıldık) kocaları onları dâima bâkire bir hâlde bulacaklardır. Onlardan maksat, ya hûrül’ayn denilen kadınlardır ki, onlar doğmaksızın yaratılmışlardır.

Vakıa Suresi 37. Ayet Meali ve Tefsiri

37: Kocalarına düşkün, hep bir yaşıt yaptık.

37. Ve o kadınları (kocalarına düşkün) onları ziyâdesiyle sever bir yaratılışta yarattık. Ve onları (hep bir yaşıt yaptık.) Yaşları eşit bulunacaktır. Kendileri de, kocaları da otuz üçer yaşlı gibi bir vaziyet alacaklardır.

Vakıa Suresi 38. Ayet Meali ve Tefsiri

38. Ashabı yemin için böyle yaratılmışlardır,

38. O güzel kadınlar, böyle seçkin bir şekilde (ashabı yemîn için) yaratılmışlardır, hilkat alanına çıkarılmışlardır. Onlar, ashabı yemîne verileceklerdir.

Vakıa Suresi 39. Ayet Meali ve Tefsiri

39. O Ashab-ı yemin evvelkilerden bir cemaattir.

39. O defteri sağından verilenler (Evvelkilerden bir cemaattir) geçmiş ümmetlerin mümin olanlarından bir cemaat teşkil etmektedirler.

Vakıa Suresi 40. Ayet Meali ve Tefsiri

40. Ve sonrakilerden bir cemaattir.

40. (Ve) O defteri sağından verilenler (sonrakilerden) de (bir cemaattir.) bu ümmeti Muhammediye’nin mü’minlerinden de bir cemaat hâlinde bulunmaktadırlar. Son peygamber Hazretlerine mahsus bir ilâhî lütuf olmak üzere onun ümmeti arasında ashabı yeminden olmak şerefine sâhip olanlar, pek çok bulunacaktır. Cennet ehlinin büyük bir kısmını bu müslümanların teşkil edeceğine dair hâdis-i şerifler vardır.

Vakıa Suresi 41. Ayet Meali ve Tefsiri

41. Ashab-ı şimâl ise ne Ashab-ı şimâldir?

41. Bu mübârek âyetler de defteri solundan verilen ve ikinci sınıfı teşkil eden uğursuz kimselerin pek müthiş âkıbetlerini ve bunun sebeplerini tasvîr buyuruyor. Onların evvelce nâil oldukları nîmetleri kötüye kullanıp büyük günahlara devam etmiş olmalarının cezasına kavuşmuş olduklarını ihtar ediyor. Ve onların âhiret hayatını inkâr eder bulunmuş olduklarını teşhîr buyurmaktadır. Şöyle ki: Kendilerine “Ashab-i Meş’eme” denilen veya onların en aşağı derecesinde bulunan (Ashab-i şimal ise) ne uğursuz bir hâlde bulunan kimselerdir?. Onlar (ne Ashab-i şimaldir?.) onlara kitaplara sol taraflarından verilecektir, onların durumlarının uğursuzluğunu tasvir ne kadar mühimdir?.

Vakıa Suresi 42. Ayet Meali ve Tefsiri

42. Mesamelere kadar nüfuz eden bir sıcaklık ve son derece hararetli bir su içindedirler.

42. Onlar, yarın kıyamette (gözeneklere kadar nüfuz eden bir sıcaklık) içinde kalacaklardır, (ve son derece hararetli
bir su içindedirler.) O su, onların etlerini eritecek derecede şiddetli bulunacaktır.

Vakıa Suresi 43. Ayet Meali ve Tefsiri

43. Ve pek siyah bir dumandan bir gölge içindedirler.

43. (Ve) Onlar (pek siyah bir dumandan bir gölge içindedirler.) öyle muhtelif şeyler ile dâima muazzep olup duracaklardır.

Vakıa Suresi 44. Ayet Meali ve Tefsiri

44. O gölge ne soğuktur, ne de fâidelidir.

44. O gölge ise (Ne soğuktur) ki, ruhlara biraz ferahlık versin. (ne de fâidelidir.) ki, kendisinden biraz istifâde olunsun. Kendisinden hiçbir hayır beklenemez, kendisine aslâ alışılamaz.

Vakıa Suresi 45. Ayet Meali ve Tefsiri

45. Çünki, şüphe yok onlar, bundan evvel nimetlere zevklerine düşkünler idiler.

45. O kitapları soldan verilenler, böyle badirelere uğrayacaklardır. Bunun sebebine gelince (Çünkü şüphe yok, onlar bundan evvel) daha dünyadalarken çeşitli (nîmetlere) servetlere, mevkilere, sâhip, zevklerine, şehvetlerine (düşkünler idiler.) üzerlerine düşen kulluk vazîfelerini îfaya çalışmıyorlardı.

Vakıa Suresi 46. Ayet Meali ve Tefsiri

46. Ve büyük günah üzerine ısrar eder olmuşlardır.

46. (Ve) Onlar (büyük günah üzerine ısrar eder olmuşlardı.) küfür ve şirke düşmüşlerdi, nice büyük günahları işledikleri hâlde onlardan aslâ tevbe ve istiğfar etmemişlerdi.

47. Ve demekte olmuşlardı ki: Biz öldüğümüz ve toprak ve kemikler olduğumuz vakit mi mutlaka bizler mi elbette diriltilip kaldırılmış kimseleriz?

Vakıa Suresi 47. Ayet Meali ve Tefsiri

47. (Ve) O suçlu şahıslar (demekte olmuşlardı ki: Biz öldüğümüz ve biz bir toprak) kesildiğimiz (ve kemikler olduğumuz vakit mi?.) tekrar hayata ereceğiz?, (mutlaka bizler mi elbette diriltilip) kabirlerimizden (kaldırılmış kimseleriz?.) Bu ne mümkün!.

Vakıa Suresi 48. Ayet Meali ve Tefsiri

48. Ve bizlerin evvelce geçmiş atalarımız da mı?

48. (Ve) Şöyle de demekte idiler ki: (bizlerin evvelce geçmiş atalarımız da mı?.) tekrar hayat bularak kabirlerinden kalkacaklar?. Bu nasıl olabilir?, işte o inkârcılar, böyle şehvetlerine, gafletlerine dalmış, âhiret âlemini inkâr etmiş oldukları için âhirette öyle müthiş azaplara çarpılacaklardır.

Vakıa Suresi 49. Ayet Meali ve Tefsiri

49. De ki: Şüphe yok evvelkiler de, sonrakiler de:

49. Bu mübârek âyetler de kıyameti inkâr eden defterleri soldan verilenlere bir cevap teşkîl ediyor. Onların herhâlde mahşere sevk edileceklerini, orada ne müthiş şekilde cezalara uğrayacaklarını ihtar buyurmaktadır. Şöyle ki: Yüce Allah, Resûl-i Ekrem’ine emr ediyor ki: Resûlüm!. O inkârcıların inkârlarını red için (de ki: Şüphe yok evvelkiler de) tarihe karışmış olan bir nice eski kavimler de (sonrakiler de) bilâhare dünyaya gelmiş olan ey inkârcılar!. Sizin gibi insanlar da tamamen mahvolup gitmiş olmayacaktır.

Vakıa Suresi 50. Ayet Meali ve Tefsiri

50. Elbette belli bir günün belirli bir vaktinde toplanılmış olacaklardır,

50. (Elbette ki,) Allah katında (belli bir günün) bir kıyamet gününün (belirli bir vaktinde) kabirlerinden kaldırılıp mahşere (toplanılmış) olacak (lardır.) bu, muhakkaktır. Bu, nasıl inkâr edilebilir?.

Vakıa Suresi 51. Ayet Meali ve Tefsiri

51. Sonra şüphe yok ki, sizler, ey sapıklar, tekzîb ediciler!

51. (Sonra şüphe yok ki, sizler) Ey kıyametin kopacağına inanmayan dinsizler!, (ey sapıklar!.) Hidâyet yolunu kaybetmiş olanlar!. Ve ey (tekzib ediciler!.) haşr ve neşri inkâra cür’et gösterenler!.

Vakıa Suresi 52. Ayet Meali ve Tefsiri

52. Elbetteki, zakkumdan olan bir ağaçtan yiyecek kimselersiniz.

52. (Elbette ki,) Siz o küfrünüzün bir cezası olmak üzere âhirette (zakkumdan olan bir ağaçtan yiyecek kimselersiniz) o vasıta ile de derin bir azaba uğramış olacaksınızdır.

Vakıa Suresi 53. Ayet Meali ve Tefsiri

53. Artık karınlarınızı ondan doldurucularsınızdır.

53. (Artık) Sizler, ey inkârcılar!, (karınlarınızı ondan) O zakkum ağacından, onun zehirli meyvelerinden (doldurucularsınızdır.) ister istemez ondan yemek mecburiyetinde kalacaksınızdır.

Vakıa Suresi 54. Ayet Meali ve Tefsiri

54. Sonra onun üzerine o pek kaynar sudan içicilersinizdir.

54. (Sonra onun üzerine) Sizlerde meydana gelen pek şiddetli bir susuzluk etkisiyle (o pek kaynar sudan içicilersinizdir) ne yazık ki, o su sizin hararetinizi azaltmış değil, bedenî ızdıraplarınızı arttırmış olacaktır.

Vakıa Suresi 55. Ayet Meali ve Tefsiri

55. Artık kendisine bir nevi hastalık ârız olmuş devenin içişi gibi içicilersinizdir.

55. Evet.. O suyu alışılmış bir şekilde içmiş olmayacaksınız, (artık) o zaman (kendisine bir nevî hastalık ârız olmuş devenin içişi gibi içicilersinizdir.) siz öyle gayrı tabiî bir vaziyette, şiddetli bir hararetin tesiriyle onu içmiş olacaksınızdır. Fakat ondan bir menfaat değil, büyük bir zarar görmüş bulunacaksınızdır.

§ Hiym; Bir devedir ki: Kendisine “Hüyam” denilen istiska (su istediği) gibi bir hastalık ârız olmuş olur da ölünceye kadar su içer içer de yine kanmaz.

Vakıa Suresi 56. Ayet Meali ve Tefsiri

56. İşte bu, onların o cezâ günündeki ziyafetleridir.

56. (İşte bu,) Bildirilen zakkum vesâir çeşitli azaplar (onların) o sapık, inkârcı kimselerin (o ceza günündeki ziyâfetleridir.) yâni: Misafirler için ilk takdim edilen yemek vesâire kabilindendir. Onlar ancak böyle bir ziyâfete lâyık bulunmuşlardır.

Bu ifade, bir alay etme ve kınamayı gerektirir bulunmaktadır. Artık onlar, cehennemde kalacaklarına dair karar verildiği zaman ne kadar çeşit çeşit azaplara uğrayacaklarını düşünsünler!.

Vakıa Suresi 57. Ayet Meali ve Tefsiri

57. Biz sizi yarattık, artık tasdik eder olmalı değil mi idiniz!

57. Bu mübârek âyetler de inkârcıları red için Cenab-ı Hak’kın ilâhlığına, yaratıcılığına, âlemin rızkını verici olduğuna ait delilleri getiriyor, insanları da ölümden sonra tekrar hayata erdirmeğe ve kıyameti de, o ceza gününü de vücuda getirmeğe kaadir olduğuna işaret buyurmaktadır. Şöyle ki: Ey âhiret hayatını inkâr edenler!. (Biz sizi yarattık) Sizden hiçbir eser yok iken sizi kudret ve azametle vücuda getirdik (artık) sizi öldürdükten sonra da tekrar hayata kavuşturacağımızı (tasdik eder olmalı değil mi idiniz?.) bir şeyi yoktan icat etmek, onu tekrar diriltmekten daha mühim değil midir?. Sizi icada kaadir olan Yüce Yaratıcı, sizi, tekrar diriltmeye kaadir olamaz mı?. Neden siz âhiret hayatını inkâra cür’et ediyorsunuz?.

Vakıa Suresi 58. Ayet Meali ve Tefsiri

58. Rahimlere döktüğünüz meniyi gördünüz mü?, haber veriniz!

58. Bir kere kâinatı yaratanın kudretinin etkisini düşünmeli değil misiniz? Kısaca (Rahimlere döktüğünüz meniyi gördünüz mü?.) onu bir ibret için göz önüne aldınız mı?. Bana haber veriniz.

Vakıa Suresi 59. Ayet Meali ve Tefsiri

59. Onu siz mi yaratıyorsunuz, yoksa yaratıcılar biz miyiz?

59. (Onu siz mi yaratıyorsunuz?.) O meniye muhtelif şekiller vererek sonunda onu bir insan olarak siz mi vücuda getiriyorsunuz?, (yoksa) Onu öyle yaratılışı tam olarak (yaratıcılar biz miyiz?.) elbette onu öyle mükemmel, hayat sâhibi bir şekilde yaratan, kudret ve azamet sâhibi olan Kâinatın Yaratıcısı Hazretleridir. Elbette bunun aksini iddia edemezsiniz. O hâlde sizi bilâhare tekrar hayata kavuşturmasını nasıl uzak görebilirsiniz?.

Vakıa Suresi 60. Ayet Meali ve Tefsiri

60. Sizin aranızda ölümü biz takdir ettik ve biz önüne geçilmiş olanlar değiliz.

60. Şunu da düşününüz ki, ey insanlar!. (Sizin aranızda ölümü biz takdîr ettik) her birinizin vefatı için belirli bir zaman tahsis eyledik. Bu, bir hikmet gereğidir ki, bunu hiçbir kimse değiştiremez ve bozamaz, (biz önüne geçilmiş olanlar değiliz) bizi âciz bırakacak bir kimse tasavvur edilemez, biz aslâ âcizler, mağlûplar değiliz.

Lütfen Paylaşın!
0Shares

BİR CEVAP YAZIN