Şaban Ayı (Berat Gecesi)

Receb ayından sonra Şa’ban ayı girer. Hz.Aişe: “Rasûllüllâh’ın Şa’ban ayındaki kadar oruçlu olduğu bir ay görmedim” (Müslim, Siyam, 175) demektedir.
Şa’ban ayının ortalarında oruç tutmanın fazileti ile ilgili olarak Peygamber Efendimiz şöyle buyurmaktadır: Peygamber (sav) bir kimseye hitaben; “Sen bu ayın (Şa’banın) ortalarında bir oruç tuttun mu?” diye sordu. O zât, “Hayır, tutmadım” deyince, Rasûlüllâh (sav): “O halde Ramazan’dan çıkıp iftar ettiğinde (Yani Bayram’dan sonra) o Tutmadığın oruç yerine iki gün oruç tut” buyurdu. (Müslim, Siyam, 200)
Mübarek Berat Gecesi de Şa’ban ayını şereflendirmektedir.

BERAT GECESİ

Mübarek üç aylardan Şa’ban ayının on beşinci gecesi her yıl, biz müslümanlar tarafından mânevi bir coşkunlukla kutlanmaktadır. Çünkü bu gece, ifâde ettiği anlam ve taşıdığı değer itibariyle çok mübarek olan Berat Gecesi’dir.
Bu gece İslâm Alimleri tarafından “Mübarek, Berâet, Sak (Berat, Ferman, Rahmet)” gibi isimlerle anılagelmiştir. Bereketli, manen verimli, feyizli ve kutlu bir gece olduğu için “Mübarek”; iyi değerlendirildiği takdirde günahlardan arınma ve suçlardan temize çıkma imkânı Hakk Teâla tarafından Müslümanlar’a ihsan edildiği için “Beraat”; şânına uygun ameller yapıldığı takdirde Yüce Mevlâ’nın seçip beğendiği kullar arasına ayrıldığı için “Sak (Berat)”; esirgeyen, bağışlayan Cenâb-ı Hakk’ in ihsanına erişildiği için de “Rahmet” isimleri verilmiştir. Her bakımdan bereket dolu olan bu gece memleketimizde; “Berat Gecesi—Berat Kandili” terimleriyle anılmakta ve kutlanmaktadır.

Berat Gecesinin Anlam ve önemi:

Hakk Teâla Hazretleri Kur’ân-ı Kerim’in de Duhan Suresi’nin 1-3 âyetlerinde şöyle buyurmaktadır: “(Helâl ve haramı ve başka hükümleri) açıkça bildiren bu kitaba yemin ederim ki, hakikat biz onu mübarek bir gecede indirdik. Hakikat biz (O’nunla kâfirlerin uğrayacakları azabı) haber vericileriz. (O öyle bir gecedir ki,) her hikmetli iş, nezdimizden bir emir ile o zaman ayrılır”. Âyette geçen “Mübarek gece”yi bazı müfessirler “Kadir Gecesi”, bazıları da “Berat Gecesi” olarak yorumlamışlardır. Diğer bazı müfessirler ise iki görüşü şöyle birleştirmişlerdir: “Gecenin mübarek oluşu Kur’ân-ı Kerim’in indirilmesinden kaynaklanmaktadır. Kur’ân-ı Kerim Şa’ban’ın on beşinci gecesinde (Yani Berat Gecesinde) bir defada dünya semâsına indirilmiş. Kadir Gecesi’nde ise görevli kâtipler tarafından istinsahına ve Hz. Muhammed (sav) Efendimiz’e Cebrail Aleyhisselâm aracılığı ile kısım kısım indirilmeye başlanmıştır. Bu sebeple buradaki mübarek geceden Berat Gecesi’nin de kastolunmuş olması Kur’ân-ı Kerim’in Kadir Gecesi’nde indirilmeye başlandığına zıt düşmez”… (Bu ayetlerin tefsiri için bk. Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, VI, 4293-4297).

Beraat Gecesi Mevcut Olan Beş Haslet ve Şefaat Meselesi:

İslâm kaynaklarında bu gecede beş hasletin varlığından bahsolunur:
1. Her önemli işin o gecede hikmetli bir şekilde ayırımı ve seçimi yapılır.
2. O gecede yapılan ibâdetin (Kılınan namazların, okunan Kur’ân’ın, yapılan dua ve zikirlerin tevbe ve istiğfarların), gündüzünde tutulan orucun fazileti çok büyüktür.
3. İlâhî ihsan, feyiz ve bereketle dopdolu bir gecedir.
4. Mağfiret (Bağışlama) geçeğidir.
5. Bu gece Nebiyy-i Muhterem (sav) Efendimiz’e şefaatin tamamı verilmiştir. Şöyle ki, Rasul-i Ekrem Efendimiz Şa’ban’ın 13. gecesi ümmeti hakkında şefaat istemiş, üçte biri verilmiş; 14. gecesi yine istemiş, üçte biri daha verilmiş; 15. gecesi (Berat Gecesi) tekrar istemiş ve bu gece şefaatin tamamı verilmiştir.

Şa’ban’ın on beşinci gecesi ile ilgili şu hadisi de nakledelim:

Efendimiz buyurur ki: “Şa’ban ayının yarısı oldu mu, o geceyi ibadetle ihya edin. Gündüzünde de oruç tutun. Çünkü Allah Teâla o akşam, gurup vakti dünyâ semâsına tecelli eder ve “İstiğfar eden var mı ki, affedeyim. Rızık isteyen var mı ki, ona rızık vereyim. Hastalığa uğramış var mı ki, ona âfiyet vereyim. Varmı ki, varmı ki”, diyerek sabaha kadar devam eder” (et-Tâc, (Bekir Sadak Tercümesi), II, 154, İbn Mâce rivâveti.).

Müslümanlar İçin önemli Bir Fırsat:

Görüldüğü gibi Hakk Teâla Hazretleri; kendi dergâhına boyun eğen, suçlarından tevbe ederek secdeye kapanan, hatalarına göz yaşı döken her kulunu affedeceğini; bereketi, feyzi, ihsanı ile Berat Gecesi’ni şenlendireceğini açıkça ilân buyuruyor. Kullarını huzur-ı ilâhisinde nefs muhasebesine çağırıyor, öte yandan Peygamber Efendimiz, ümmetine şefaat için Cenâb-ı Hakk’a yalvarmış ve kendisine “Şefâat-ı tâmme” verilmiştir, ümmetine fayda sağlamaya düşkün, ümmetinin acıları ile ağlayan o mübarek Peygamber elini açmış: “Yok mu şefaatimden istifâde etmek isteyen?” derken, bu davete “Hayır” demek doğru olur mu?

Bir İslâm âliminin benzetmesiyle: “Bu şefaatten mahrum olanlar: Cenâb-ı Hakk’ın rahmetinden, devenin ürküp kaçtığı gibi kaçanlar “dır. İslâm kaynaklarında belirtildiğine göre: “Büyücüler, kindarlar, içkiye düşkün olanlar, ana-babasını incitenler, zina etmekte ısrar edenler” bu gecenin bağışından, bereketinden ve şefâatından yararlanamazlar. Müslümanlar genellikle bu gecenin feyzinden nasibini alırken bir kısım insanların bundan mahrum kalmaması için, içini dışını tasfiyeye tabi tutması, kendini hesaba çekmesi ve bu geceyi fırsat bilerek kalbini-zihnini bütün kötülüklerden arındırmaya yönelmesi gerekir.

Bu gece “Artık ben günâh yığınına batmışım, benim için kurtuluş umudu kalmadı” diyenler için de bir fırsattır. Bunlar da bu gecede Hakk’ın dergâhına yüz sürsünler, camilere koşarak cemâate karışsınlar, ibâdet etsinler, Kur’ân dinlesinler, dua etsinler, ilâhî bağışa erişmek için yalvarıp yakarsınlar, kendilerini bu gecenin mânevi havasına bıraksınlar; göreceklerdir ki, sabaha; kindarlıktan, iftiradan, dedikodudan, ana-babalarını incitmekten, sarhoşluktan, kumardan, zinadan kısaca her çeşit hileden, yalandan, dolandan uzaklaşmaya azmetmiş, and vermiş, irade sahibi ve kararlı bir insan olarak ulaşacaklardır.

Lütfen Paylaşın!
0Shares