İBLİS VE AZABINI BEYAN

 Ulu Allah (C.C.) şöyle buyuruyor:

— Eğer dönerlerse (Allah’ın emrine uymaktan ve Resul’ünün gösterdiği yoldan yüz çevirirlerse) bilsinler ki, Allah kâfirleri sevmez (onların ne tevbelerini kabul eder ve ne de günahlarını bağışlar)» (40).

Nitekim ulu Allah kendini büyük görüp Allah’ın ululuğunu kabul etmediği için iblisin tevbesini kabul etmemiştir.

Buna karşılık Hz. Adem’e tevbe etmeyi ilham etmesi ve tevbesini kabul etmesi, kendi dili ile günahını itiraf etmesi, pişmanlık duyması ve kendini suçlamasından dolayıdır.

Üstelik Hz. Adem’in (A.S.) işlediği kusur, gerçek manada günah sayılmaz.

Çünkü peygamberler (Allah’ın selâmı üzerlerine olsun) masumdurlar alimler tarafından kabul edilen sahih görüşe göre ne peygamber olmadan önce ve ne de peygamberken günah işlemezler, günaha düşmekten korunmuşturlar.

Hz. Adem’in (A.S.) kusuru, sadece görünüşte günahtır Buna rağmen o ve Havva, Allah’a şöyle seslenmişlerdir: Kur’an-ı kerimde ulu Allah bize onların yakarışını şöyle bildirmektedir:

— Ey Rabb’imiz! Biz kendi kendimize zulmettik. Eğer sen bizi bağışlamaz, bize merhamet etmezsen, hiç şüphesiz hüsrana uğrayanlardan olacağız» (41). Görülüyor ki, Hz, Adem (A.S.) ve Havva yaptıklarına pişman olarak hemen tevbeye yönelmişler ve Allah’ın rahmetinden ümit kesmemişlerdir.

Nitekim ulu Allah şöyle buyuruyor:

— Allah’ın rahmetinden sakın ümit kesmeyiniz» (42). İblise gelince, o ne günahını itiraf etmiş, ne yaptığına pişman olmuş, ne kendini suçlamış ve ne de tevbe etmeye yönelmiş, üstelik de Allah’ın rahmetinden ümit kesmiş, kendini beğenmiştir. Her kim ki, tutumu şeytan gibi olursa tevbesi kabul edilmez.

Buna karşılık günah işledikten sonraki tavrı Hz. Adem (A.S) gibi olanların tevbelerini Allah kabul eder. Çünkü kaynağı nefsî arzuların azgınlığı olan her günahın affedilmesi umulur, ama kendini beğenmişliğe dayanan hiç bir günahın affedilmesi beklenemez. Hz. Adem’in (A.S.) kusuru nefsî arzuların azgınlığına dayanıyorken şeytanın günahı ise kendini, beğenmişlikten ileri geliyordu.

Anlatıldığına göre İblis bir gün Hz. Musa’ya (A.S.) gelir ve ona sorar ki, «Allah’ın kendisine elci olarak seçtiği ve zaman zaman konuştuğu kimse sen misin?» Hz. Musa «evet, fakat sen kimsin ve ne istiyorsun» diye karşılık verir. Şeytan kendini tanıtmadan Hz. Musa’ya (A.S.) şu teklifte bulunur, «Allah’ına bildir ki yarattıklarından biri senden tevbesinin kabul edilmesini diliyor.»

Bunun üzerine Allah’dan Hz. Musa’ya (A.S.) şu vahiy gelir, «ey Musa, ona de ki, senin hatırın için dileğini kabul ediyorum. Yalnız ona Hz. Adem’in kabrine secde etmesini söyle. Eğer secde ederse tevbesini kabul ederek günahlarını bağışlayacağım.» Hz. Musa (A.S.) durumu şeytana bildirince o küplere biner, eski büyüklenme edasını yine takınarak şöyle der, «ey Musa!

Ben ona cennette iken secde etmemiştim de şimdi ölüsüne mi secde edeceğim.» Rivayete göre cehennemde İblis’in azabı ağırlaştırır ve ona «Allah’ın azabını nasıl buluyorsun» diye sorulur, «olabileceğinden daha ağır» diye cevap verir. Bunun üzerine ona denir ki, «Adem, cennet bahçelerindedir. Ona secde et, özür dile de bağışlanasın.» Fakat o bu teklifi kabul etmeye yanaşmaz, bunun üzerine çektiği azab, bütün cehennemliklerin azabının yetmiş bin katı kadar ağırlaştırılır.

Haberde bildirildiğine göre ulu Allah, her yüz bin senelik azab devresinden sonra şeytanı cehennemden çıkarır ve Hz. Adem’i (A.S.) cennetten çıkararak şeytana ona secde etmesini emreder, fakat şeytan bu emre uymaya yanaşmayınca yeniden ateşe atılır.

Kardeşlerim! Şeytan’dan kurtulmak istiyorsanız, Allah’a sarılınız, O’na sığınınız. Kıyamet günü gelince meydana ateşten bir kürsi kurulur, üzerinde İblis çıkar; bütün şeytanlar ve kâfirler çevresinde toplanır, sesi anıran bir eşek sesi gibidir, şöyle konuşur, «ey cehennemlikler! Allah’ın daha evvel va’dettikieri bugün nasıl buldunuz?» Etrafındakiler hep bir ağızdan  Şeytan da onlara der ki, «bu gün merhametten umut kestiğim bir gündür.»

Bunun üzerine Allah meleklere onu ve yardakçılarını ateşten topuzlarla dövmelerini emreder. Ebediyen çıkarma emri duymaksızın kırk sene burada işkence çekerler. Cehennem azabından Allah’a sığınırız. Anlatıldığına göre Kıyamet günü İblis mahşere getirilir, daha önce kurulan ateşten bir koltuğa oturması emredilir.

Boynunda lânet halkası vardır. Allah azab meleklerine onu oturduğu koltuktan sürükleyerek cehenneme atmalarını emreder. Fakat boynundaki halkaya asılan melekler, onu sürüklemeyi başaramazlar.

Bunun üzerine Allah Cebrail’e yanına seksen bin melek alarak onu cehenneme çekmelerini emreder, fakat o da başaramaz. Arkasından Allah İsrafil ve Azrail’e de yanlarına atacakları seksen biner kişi ile birlikte ayni emri verir, fakat bunlar da onu yerinden kıpırdatamaz. Bunun üzerine Allah buyurur ki, «boynunda o lânet halkası varken yaratmış olduğum bütün meleklerin bin kaç katı bile biraraya gelseler, onu cehenneme taşıyamazlar.»

Anlatıldığına göre, İblisin birinci kat gökte iken ismi «Abid», ikinci kat gökte iken ismi «Zahid», üçüncü, kat gökte iken ismi «Arif», dördüncü kat gökte iken ismi «Veli», beşinci kat gökte iken adı «Takı», altıncı kat gökte iken adı «Hazin», yedinci kat gökte iken adı «Azazil» idi. Fakat Levh-i Mahfuz’daki adı, «İblis» idi, o sonunda başına gelecek olanları bilmiyordu.

Ulu Allah kendisine Hz. Adem’e (A.S.) secde etmesini emredince Allah’a dedi ki, «onu benden üstün mü tutuyorsun? Ben ondan daha hayırlıyım. Beni ateşten onu ise çamurdan yarattın» Allah şeytana «ben dilediğimi yaparım» diye cevap verdi.

Kendini daha şerefli gördüğü için burun kıvırarak ve tepeden bakarak Hz. Adem’e (A.S.) secde edeceği yerde arkasını çevirdi, diğer bütün melekler bu emre Uyarak kapandıkları secdede uzun bir müddet beklerken o sipsivri olarak ayakta kaldı. Melekler başlarını kaldırıp da onun kendileri ile birlikte secde etmemiş olduğunu görünce şükür maksadı ile ikinci sefer secdeye kapandılar.

O ise arkadaşlarına yan yan bakarak, onlara katılmayı asla düşünmeyerek ve Allah’ın emrini kırdı diye hiç bir pişmanlık duymayarak yine tek başına ayakta kaldı. Bunun üzerine Allah yakışıklı vücudunu bozdu, onu domuz suretine çevirdi, başını deve başı ve göğsünü büyük deve hörgüçü biçimine koydu, yüzü maymun yüzüne döndü, gözleri yüzü boyunca uzanan iki yarık halini aldı, burun delikleri hakamet çanağı gibi açıldı, dudakları öküzünkilere döndü, azı dişleri domuzunkiler gibi ağzından dışarıya fırladı, sakalı yolundu, çenesinde sadece yedi seyrek tüy kaldı. Allah onu önce cennetten, sonra gökten ve daha sonra yeryüzünden kovarak adalara sürdü. Şimdi yeryüzüne ancak gizli gizli ayak basabiliyor.

Kâfirlerden biri olduğu için Allah’ın lâneti Kıyamet gününe kadar onunla birliktedir. Oysa ki, daha önce yakışıklı, dört kanadlı, bilgili, çok ibadet işleyen, meleklerin Tavusu ve en büyüğü olan, daha bir çok imrenilir, sıfatlar taşıyan bir kimse idi. Bunların hiç birisinin ona faydası olmadı. Bundan herkesin ibret alması gerekir. Söylendiğine göre İblis tuzağa düşürülünce Cebrail ve Mikâil ağlamaya başlarlar.

Allah, onlara «niye ağlıyorsunuz» diye sorar. Onlar da «sana varan yolda tuzağa düşmeyeceğimizden emin değiliz» derler, Ulu Allah da onlara «işte öyle olunuz, benim yolumda tuzağa düşmeyeceğinize hiç bir zaman güvenmeyiniz» buyurur. Anlatıldığına göre İblis Allah’ın katından kovulunca O’na der ki, «ey Rabb’ım! Adem yüzünden beni cennetten kovdun.

Ben ondan kendi başıma öç alamam, ancak sen beni üzerine salarsan öcümü alabilirim» Allah ona «seni onun oğulları üzerine salıyorum,çünkü peygamberler senin tuzağından korunmuşlardır» diye karşılık verir. O «daha başka imkânlar istiyorum» der. Allah ona «O’nun soyundan gelen her çocuğa karşılık senin soyun iki kat hızla üreyecek» diye cevap verir. Şeytan yine «daha da isterim» der.

Allah ona «onun soyundan gelenlerin kalbleri senin yatağındır, onların damarlarında dolaşabilirsin» diye karşılık verir. Şeytan «daha da isterim» der. Allah ona «atlı yaya bütün yardakçılarını onun soyundan gelenlerin üzerine sal, mallarına ortak ol, yani haram yollardan kazanarak meşru olmayan yerlere sarfetmelerini sağlamaya çalış. Çocuklarına ortak ol, yani onların haram yollardan veya günah olan çiftleşme şekilleri ile çocuk peydahlamalarına çalış, çocuklarına putperestlik inancını hortlatan isimler taktırmaya çalış, batıl dinlere ve gayrı meşru mesleklere yönlendirilmelerine sebep ol.

Onları kandırabilmek için bol bol asılsız vaadlerde bulun. Meselâ putların koruyuculuğuna güvenmelerini sağlamaya çalış. Babalarının soyluluğundan medet ummayı tavsiye et, tevbeyi sonraya bırakabilecekleri hususunda onları, kandırmaya çalış» diye cevap verdi. Ama, Allahın tavsiyesi tehdit yolu ile olmuştur.

Nitekim, «dilediğinizi yapın» âyetinde de böyledir. Şeytanın bu tuzağına karşı Hz. Adem (A.S.) de Allah’a der ki, «ya Rabb’i! Onu benim üzerime saldın, eğer senin yardımın olmazsa ona karşı kendimi savunamam» Allah Hz. Adem’e «senin soyundan her yeni doğan çocuğun başına meleklerden bir koruyucu veriyorum» diye cevap verir. Hz. Adem «daha çok isterim» der.

Allah ona «iyiliklerin mükâfatı on kattır» diye karşılık verir. Hz. Adem «daha da isterim» der. Allah ona «zürriyetinin canları çıkmadıkça tevbe etme imkânını ellerinden almam» diye cevap verir. Hz. Adem «daha da isterim» der. Nihayet Allah «ince eleyip sık dokumadan onları affederim» diye cevap verince Hz. Adem «Bununla yetiniyorum» der. Bunun üzerine İblis tekrar ortaya çıkarak der ki, «ya Rabb’i! Adem’in soyundan peygamberler yarattın, onlara kitaplar indirdin, hani benim elçilerim» Allah «kâhinler» diye cevap verir.

Şeytan «kitaplarım ne olacak» diye sorar. Allah «vücudlara döğmeler yolu ile işlenen yazı ve resimler» cevabını verir. Şeytan «sözüm ne olacak» der. Allah «yalan» diye karşılık verir. Şeytan «Kur’ânım ne olacak» der. Allah «şiir» diye cevap verir. Şeytan «müezzinim kim olacak» der. Allah «çalgı âletleri» diye cevap verir. Şeytan «mescidim neresi» der. AlIah «çarşı ve pazar» diye karşılık verîr. Şeytan «Evim neresi» diye sorar.

Allah «hamam» diye cevap verir.. Şeytan «yiyeceğim ne olacak» der. Allah «üzerinde adım anılmayan her türlü gıda maddesi» diye karşılık verir. Şeytan «ne içeceğim» Her. Allah «sarhoşluk veren bütün içecekler senin» karşılığını verir Seytan « tuzağım neler olacak» der. Allah «kadınlar» cevabını verir.

(40) Kur’an-ı Kerim/Al- İmran, 32

(41) Kur’an-ı Kerim/A’raf Sûresi, 23

(42) Kur’an-ı Kerim/Zumer Sûresi, 53

Lütfen Paylaşın!
0Shares

BİR CEVAP YAZIN