VAKIA SURESİ MEALİ VE TEFSİRİ

Ömer Nasuhi Bilmen Vakıa Suresi Meal ve Tefsiri

Bismillâhirrahmânirrahîm

Bu mübârek sûre de Mekke-i Mükerreme’de Taha sûresinden sonra nâzil olmuştur. Doksan altı âyet-i kerîmeyi kapsamaktadır. İlk âyetinde büyük hâdise, yâni: kıyamet mânâsına olan “vakıa” tâbiri bulunduğu için kendisine bu “Vakıa sûresi” adı verilmiştir.

Vakıa sûresi ile Errahmân sûresi arasında büyük bir münâsebet vardır, İkisinde de ehl-i Cennet ile ehl-i Cehennem hakkında malûmat verilmiştir, bu mübârek Vakıa sûresi, kıyamete dair malûmat veriyor, diyanet ve muhasebe bakımından insanların üç sınıf üzere bulunduğunu bildiriyor ki, bunlar Sabikun (ileri geçenler) denilen Allah’a en yakın olanlar ile, defteri sağından verilen zâtlardan ve defteri solunda verilen suçlulardan ibarettir.

Yaratıcısının Âlem’in varlığına, büyüklük ve kudretine ve kıyametin kopacağına dair birçok delilleri de câmi bulunmaktadır, inkârcıları da kınamakta ve yermektedir. Ve müminleri Allah’ı birlemeye ve tesbîhe dâvet buyurmaktadır.

Vakıa Suresi 1. Ayet Meali ve Tefsiri

1. Kıyamet hâdisesi meydana geldiği zaman.

1. Bu mübârek âyetler, kıyametin şüphesiz kopacağını bildiriyor. Bâzı tâifeleri alçaltıp bâzı zümreleri yükselteceğini haber veriyor. O gün de yer küresinin ne gibi değişikliklere uğrayacağını ihtar ediyor. İnsanların da o gün sağ ehli, sol ehli ve ileri geçenler adıyla üç sınıfa ayrılacaklarını ve ileri geçenler vasfına sâhip olanların Allah’a en yakın kimseler olup Naîm cennetlerine nâil olacaklarını beyan buyurmaktadır. Şöyle ki: (Kıyamet hâdisesi vâki olduğu zaman) Yâni İkinci üfleme ile kıyamet koptuğu, o pek müthiş hâdise meydana geldiği vakit artık kıyamet gerçekleşmiş olur.

Vakıa Suresi 2. Ayet Meali ve Tefsiri

2. Onun oluşu için bir yalan yoktur.

2. O hâlde (Onun) o kıyametin (oluşu için bir yalan yoktur.) o hakikaten meydana gelmiş, dünya âlemi sona ermiş bulunur, bunda şüphe yoktur. Yâhut artık o zaman, kıyametin kopmasını inkâr edecek bir nefis bulunamaz, herkes de onun koptuğunu görmüş, anlamış olur.

Vakıa Suresi 3. Ayet Meali ve Tefsiri

3. O kıyamet alçaltıcıdır, yükselticidir.

3. O kıyamet (Alçaltıcıdır) bir nice kavimleri zillete, hakarete, azaba uğratır ve yine o kıyamet (yükselticidir) mümin kulları da izzete, saadete kavuşturur. Onların kadrini yüceltir. Yâni: Bedbahtları cehennemlerin aşağı derecelerine atar, bahtiyar olanları da cennetlerin yüksek derecelerine kavuşturur.

Vakıa Suresi 4. Ayet Meali ve Tefsiri

4. O zaman yer, şiddetli bir sarsıntı ile sarsılmıştır.

4. (O zaman) O kıyamet koptuğu an (yer şiddetli bir sarsıntı ile sarsılmıştır.) Yâni: Kıyamet koptuğu vakit yer küresi müthiş bir sarsıntıya tutulmuş olacaktır.

Vakıa Suresi 5. Ayet Meali ve Tefsiri

5. Ve dağlar parçalanmakla parçalanmıştır.

5. (Ve) O zaman (dağlar parçalanmakla parçalanmıştır.) yâni: Yer yüzündeki dağlar parça parça olmuş, mahv ve yok olmuş bir hâle gelmiş bulunacaktır. Artık binalardan, kal’alardan vesâireden hiçbiri varlığını koruyabilmiş olmayacaktır.

Vakıa Suresi 6. Ayet Meali ve Tefsiri

6. Artık dağlar dağılmış, toz hâline gelmiştir.

6. (Artık) gün bütün dağlar (dağılmış, toz hâline gelmiştir.) yâni: O kıyamet sebebiyle bütün yeryüzündeki en kuvvetli varlıklar da darmadağın olmuş, rüzgârların çarpıp savurdukları toz ve duman gibi bir hâle gelmiş bulunacaklardır.

Vakıa Suresi 7. Ayet Meali ve Tefsiri

7. Ve o gün siz de üç sınıf olmuşsunuzdur.

7. (Ve) Ey insanlar!. O gün (siz de üç sınıf olmuşsunuzdur) dünyadaki inancınıza, amellerinize göre üç zümreye ayrılmış bulunacaksınızdır.

Vakıa Suresi 8. Ayet Meali ve Tefsiri

8. İmdi biri Ashab-ı Meymene’dir, nedir Ashab-ı Meymene?

8. (İmdi) Biri (Ashab-ı Meymene’dir.) yâni Kitapları kendilerine sağ taraflarından verilecek olan müminlerdir, (nedir Ashab-ı Meymene?.) Onlar ne kadar mutlu zâtlardır. Onların hâl ve şanları bizim takdirimizin üstünde güzeldir.

Vakıa Suresi 91. Ayet Meali ve Tefsiri

9. Ve ikincisi Ashab-ı Meş’eme’dir, nedir Ashab-ı Meş’eme?

9. (Ve) İkincisi (Ashab-ı Meş’emedir.) kıyamette kitapları kendilerine sol tarafından verilecek olan inkârcılardır (nedir Ashab-ı Meş’eme?.) onların hâl ve şanları da ne kadar korkunçtur, onlar cehenneme sevk edilecek olan pek kötü hâl sâhibi kimselerdir.

Vakıa Suresi 10. Ayet Meali ve Tefsiri

10. Ve üçüncüsü de ileri geçenlerdir, ileri geçenlerdir.

10. (Ve) Üçüncü zümreyi teşkil eden zâtlar ise (ileri geçenlerdir) yâni: Yüce peygamberlerdir. Muhacirler ve Ensâr-ı Kirâm’dır, hayır ve iyiliklerde yarışan mü’minlerdir, güzel hâlleriyle şöhret bulmuş, fâziletleri ve güzel davranışları bilinmiş olan mü’minlerdir. Bunlara “Sabikun” (ileri geçenler) denilmiştir. Hz. Âişe, Radiyallâhü Teâlâ Anha’nın rivâyet ettiği bir hâdis-i şerife göre sabikun, Hak Teâlâ’nın rahmet gölgesine ilk koşup nâil olacak zâtlardır ki, kendilerine hak verildiği zaman kabul ederler, ve kendilerinden hak istenildiği zaman onu bolca verirler ve insanlar için, kendi şahısları için hükmettikleri gibi hükmederler.

Vakıa Suresi 11. Ayet Meali ve Tefsiri

11. İşte Allah’a en yakın olanlar, onlardır.

11. (İşte mukarreb olanlar) mânevî yakınlığa nâil, yüce Arş’a tâyin olanlar, yüce mertebelere sâhip olup “mukarrebin” adını alanlar (onlardır.) o Sabikun zümresini teşkil eden temiz ruhlar, tertemiz bir hayat sâhibi bulunan zâtlardır.

Vakıa Suresi 12. Ayet Meali ve Tefsiri

12. Naîm cennetlerinde nimetler içinde olacaklardır.

12. O Allah’a yakın olan zâtlar (Naîm cennetlerinde) bulunacaklardır. Onlar, o pek yüksek cennetlerde gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve bir insanın aklına gelmediği nîmetler ile nîmetlenmiş olacaklardır. Ne yüce bir mazhariyet!.

Vakıa Suresi 13. Ayet Meali ve Tefsiri

13. O öne geçenler evvelkilerden bir cemaattir.

13. Bu mübârek âyetler ileri geçenlerin kimlerden ibaret olduklarını bildiriyor. Onların âhirette nasıl şanlı vaziyetlere, çeşitli nîmetlere, seçkin hizmetçilere ve pek güzel eşlere nâil olacaklarını müjdeliyor. Onların boş lâkırdılardan uzak olup birbirlerine selâm vereceklerini beyan ve aralarındaki samimiyete, ahlâki temizliğe işaret buyurmaktadır. Şöyle ki: O mukarrebîn denilen ileri geçenler (Evvelkilerden bir cemaattir.) Hz. Âdem’den beri son peygamber Hazretlerine kadar olan ümmetler arasında bulunmuş olan pek seçkin, sâlih, takva sâhibi bir zümredir.

Vakıa Suresi 14. Ayet Meali ve Tefsiri

14. Ve biraz da sonrakilerdendir.

14. (Ve) O ileri geçenler adını alan zâtlar (biraz da sonrakilerdendir.) bunlar da Hz. Muhammed Aleyhisselâm’a ümmet olan bir kısım seçkin zâtlardır. Gerçekten bu ümmet arasında da pek çok mukarrebîn bulunmaktadır. Fakat yüz yirmi binden ziyade olduğu rivâyet edilen geçmiş peygamberlerin ümmetlerinin çokluğuna göre hu müslümanların nispeten az bulunduğu kabul edilen bir gerçektir.

Vakıa Suresi 15. Ayet Meali ve Tefsiri

15. Altundan örülmüş tahtlar üzerindedirler.

15. O ileri geçenlerden zâtlar, yarın âhirette (Altundan örülmüş) inciler ile, yakutlar ile süslenmiş gâyet süslü (tahtlar üzerindedirler.) öyle kıymetli istirahat vasıtalarına sâhip olacaklardır.

Vakıa Suresi 16. Ayet Meali ve Tefsiri

16. Onların üzerine karşı karşıya olarak yaslanıcılardır.

16. (Onların) O güzel tahtların (üzerine karşı karşıya olarak yaslanıcılardır.) birbirlerine tam bir hürmetle bakar birbirlerine karşı muhalif, cephe almayarak, güzel bir şekilde geçinmeye devamda bulunurlar. Ne kadar güzel edep ile, güzel ahlâk ile vasıflanmış oldukları ortaya çıkmış olur.

Vakıa Suresi 17. Ayet Meali ve Tefsiri

17. Onların üzerlerine daima aynı halde kalan genç hizmetçiler dolaşır.

17. (Onların üzerlerine) O ileri geçmişlerden bulunan mü’minlere hizmet için (dâima aynı hâlde kalan) ihtiyarlamayan, değişme ve bozulmaya uğramayan (genç hizmetçiler dolaşır.) onlara hizmet etmekte bulunurlar.
Bu gençlerden maksat, İmam-ı Ali’den ve Hasan-ı Basrî’den rivâyet edildiğine göre müslümanların daha çocuk iken vefat etmiş, ne iyilikleri ve ne de kötülükleri bulunmamış olan evlâtlarıdır. Selman-ı Farisîye göre de bunlar, müşriklerin çocuklarıdır. Çünkü bunların güzel amelleri yoktur ki, ondan dolayı mükâfata ersinler, günahları da yoktur ki, onunla cezalandırılsınlar. Bununla beraber bir hâdis-i şerifte de “kâfirlerin çocukları, cennet ehlinin hizmetçileridir.” diye buyurulmuştur. “Sirac-i münir, tefsir-i ebissuud.”

Vakıa Suresi 18. Ayet Meali ve Tefsiri

18. Çeşmelerden akan şuruplar ile dolu testiler ile ve ibrikler ile ve bardaklar ile.

18. O hizmetçiler, (Çeşmelerden) su kaynaklarından (akan) fışkıran (şuruplar ile) pek lezzetli içilecek sular ile dolu (testiler ile ve ibrikler ile ve bardaklar ile.) dolaşırlar, o muhterem zâtlara onları sunarlar.

Vakıa Suresi 19. Ayet Meali ve Tefsiri

19. Onlardan baş ağrısına uğramazlar ve akıllarını da gidermiş olmazlar.

19. (Onlardan) O içilecek lezîz şuruplardan dolayı içen zâtlar (baş ağrısına uğramazlar.) ondan aslâ bir zarar görmezler, (ve) O şuruplar, kendilerine içenlerin (akıllarını da gidermiş olmazlar) onlar, dünyadaki sarhoşluk veren zararlı meşrûbata aslâ benzemezler. Bilakis onlar, içenlerin zevk ve neşvelerini arttırmaya sebep olur.

Vakıa Suresi 20. Ayet Meali ve Tefsiri

20. Ve O hizmetçiler ehli Cennet’in tercih ettikleri meyveler ile dolaşırlar.

20. (Ve) O hizmetçiler, ehl-i cennetin (tercih ettikleri meyveler ile dolaşırlar.) çeşit çeşit, lezîz lezîz meyveleri ehl-i cennete takdim ederler..

Vakıa Suresi 21. Ayet Meali ve Tefsiri

21. Ve canlarının çektiği kuş eti ile dolaşırlar.

21. (Ve) O hizmetçiler, cennet ehlinin (canlarının çektiği kuş eti ile) de dolaşırlar. Çeşitli tatlı kuş etlerini onlara ikram için takdim eylerler.

Vakıa Suresi 22. Ayet Meali ve Tefsiri

22. Ve orada pek güzel gözlü huriler de vardır.

22. Maamafih o cennet âleminde (Pek güzel güzel huriler de) vardır. Beyaz ve iri, parlak gözlü kadınlar da mevcuttur.

Vakıa Suresi 23. Ayet Meali ve Tefsiri

23. Saklı inci emsali gibi pek güzeldirler.

23. O huriler, sedefler içinde (Saklı inci emsâli gibi) pek güzeldirler, bir temizlik ve güzelliğe sâhiptirler.

24. İşler oldukları güzel amellerine mükâfat olarak bu nimetlere nail olacaklardır.

Vakıa Suresi 24. Ayet Meali ve Tefsiri

24. O muhterem cennet ehli, dünyadalarken (işler oldukları güzel amellerine mükâfat olarak.) bu çeşitli nîmetlere nâil olacaklardır.

Vakıa Suresi 25. Ayet Meali ve Tefsiri

25. Orada ne bir boş lâf ve ne de günaha sokacak bir şey işitmezler.

25. O cennet ehli (Orada ne bir boş lâf) işitirler (ne de) kendilerini (günaha sokacak bir şey işitirler.) cennetlerde öyle fâidesiz zararlı lâkırdılardan, bir şey işitilemez.

Vakıa Suresi 26. Ayet Meali ve Tefsiri

26. Ancak bir söz işitirler ki, oda selâm selâmdan ibarettir.

26. Cennetlerde (Ancak bir söz) işitirler (ki) o da en iyi, en güzel bir söz olan (selâm selâm) dan ibarettir. Yâni: Birbirlerine selâm ile selâmlaşmada bulunurlar veya kendilerine melekler böyle selâm verirler. Veyâhut Allah tarafından kendilerine böyle bir selâmette devamlı olacakları tekrar tekrar müjdelenir. Ne muazzam bir selâmet ve saadet!.

Vakıa Suresi 27. Ayet Meali ve Tefsiri

27. Ashabı yemin ise, nedir ashabı yemin.

27. Bu mübârek âyetler de defteri sağından verilenlerin yüksek kadrine işârette bulunuyor. Onların cennetlerde nasıl nîmetlere, bâkire eşlere nâil olacaklarını haber veriyor ve onların geçmiş ümmetlerden ve sonraki ümmetlerden birer cemaat bulunmuş olduklarını beyan buyurmaktadır. Şöyle ki: (Ashab-i yemîn ise) yâni: Yukarıda Ashab-i mey’mene adıyla anlatılmış olan o seçkin zevata gelince (nedir Ashab-i yemîn?.) onlarda ne kadar yüce, yüksek bir mertebeye sâhiptirler.
Arap lisânında böyle soru usulünü kullanmak, ya övme veya yerme hususunda mübalağayı ifade içindir. Burada ise medh ve övmeyi kapsar bulunmuştur.

Vakıa Suresi 28. Ayet Meali ve Tefsiri

28. Dikensiz kiraz ağaçları altındadırlar.

28. O muhterem zâtlar da cennetlerde (Dikensiz kiraz ağaçları altındadırlar.) o ağaçlar, dünyadaki “Sidr”, “nabk” denilen dikenli kiraz ağaçları gibi değildirler, gâyet
nefis, faydalı bulunmaktadırlar.

Vakıa Suresi 29. Ayet Meali ve Tefsiri

29. Ve meyveleri kat kat olmuş muz ağaçları altındadırlar.

29. (Ve) O mutlu zâtlar, cennetlerde (meyveleri kat kat olmuş muz ağaçları altındadırlar.) onların da meyvelerinden müstefit olacaklardır. O ağaçlar ve onların meyveleri dünya ağaçlarının ve meyvelerinin adıyla anılmakla beraber mahiyetleri, lezzetleri itibariyle dünya ağaçlarının ve meyvelerinin pek çok fevkindedirler.

Vakıa Suresi 30. Ayet Meali ve Tefsiri

30. Ve yayılmış gölgededirler.

30. (Ve) O cennet sâhipleri (yayılmış gölgede) dirler. Yâni: Devam edip duran, güneş gibi bir şeyin doğmasıyla yok olmayan güzel, rahatlatıcı bir gölgeye de nâil bulunacaklardır. Nitekim tan yerinin ağarması ile güneşin doğması arasındaki gölgede sâkin ve sûreklidir. Cennetteki o gölge Rahmân’ın Arşının gölgesi olacağı gibi bâzı ağaçların harikulâde gölgeleri de olabilir.

Lütfen Paylaşın!
0Shares

BİR CEVAP YAZIN