RAHMAN SURESİ MEAL VE TEFSİRİ

Ömer Nasuhi Bilmen Rahman Suresi Meal ve Tefsiri

Bismillâhirrahmânirrahîm

Bu mübârek sûre, Rad sûresinden sonra Mekke-i Mükerreme’de nâzil olmuştur. Yetmiş sekiz âyet-i kerîmeyi içermektedir. Allah’ın isimlerinden olan Yüce “Rahmân” ismi ile başladığı için kendisine “Errahmân sûresi” adı verilmiştir. Bir hadis-i şerife göre bu mübârek sûreye “Arusül-Kur’an” ünvânı da verilmiştir.
Rahmân Sûresi, Kamer sûresinde beyân olunan suçluların ve takvâ sâhiplerinin ahvalini daha genişçe beyân buyurmaktadır.

Evet bu mübârek Rahmân sûresi, Yüce Yaratıcı Hazretlerinin kulları hakkında dinî, dünyevî kişinin kendinde ve dış âleminde nîmetler ihsân buyurmuş olduğunu geniş olarak bildiriyor. Bunların kadrini bilip o kerem Sâhibi merhametli mâbudumuza ibâdet ve itaatte bulunmanın lüzumuna ve böyle kulluk vazifesine devamın selâmet vesîlesi ve saadet olacağına işâret buyuruyor.

Kerem Sâhibi Yaratıcımızın o kadar muazzam nîmetlerini takdir edemeyip onları tekzibe, inkâr ederek nankörlükte bulunmaya cür’et edenlerin de ne kadar câhilce hareket ettiklerini kınamakta ve onlara ilâhî ihtar buyurmaktadır.

Rahman Suresi 1. Ayet Meal ve Tefsiri

1. O rahmet olan Yüce Mabûd.

1. Bu mübârek âyetler, Allah Teâlâ’nın mahlûkatı hakkında ne kadar geniş rahmet ve hikmet sâhibi olduğunu bildiriyor. Kur’an-ı Kerim’in insanlık hakkında ne büyük bir ilâhî lütuf olduğuna işâret ediyor. Yeryüzündeki ve semâlardaki kudret eserlerine dikkatleri çekiyor. Gök cisimlerinin ne kadar güzel, hârika bir vaziyetlerde bulunduklarını gösteriyor. Kâinatta bir adâlet dengesinin bulunduğunu haber veriyor. O Yüce Yaratıcımızın muazzam nîmetlerini insan ve cinnin inkâr edemeyeceklerini ihtar buyurmaktadır. Şöyle ki: (O Rahmân) Mahlûkatı hakkında lütuf ve ihsânı sonsuz olan Yüce Yaratıcı Hazretleri o Kerem Sâhibi mâbuddur ki:

Rahman Suresi 2. Ayet Meal ve Tefsiri

2. Kur’an ı Peygamberlerine öğretti.

2. İnsanlık hakkında en büyük lutfu olmak üzere Son Peygamber’e (Kur’an-ı) Cibril Emîn vasıtasiyle (öğretti.) o Kadri Yüce Peygamber vasıtasiyle de bütün insanlık âlemine o kutsal kitabın hükümleri yayılmış ve teblîğ edilmiş oldu. Diğer bir yoruma göre de “Kur’an-ı bir alâmet, bir delil bir mûcize kıldı.”
Evet.. Kur’an-ı Kerim, en yüce bir nîmettir, dünyevî ve uhrevî saadetin vesîlesidir. Bütün hükümleri, insanlığı yüksek bir medeniyete, bir ahlâkî terbiyeye kavuşturmaya kâfidir. Elverir ki, ona hakkıyla riâyet edilsin.

Bu âyet-i kerîme, bir takım inkârcılara da bir cevap teşkil etmektedir. Rivâyete göre “Rahmâna secde edin” meâlindeki bir âyet-i kerîme inince müşrikler demişlerdi ki: “Rahmân” nedir?. Biz onu bilmiyoruz. Sonra
diyorlardı ki: Kur’an-ı Muhammed’e -Aleyhisselâm- bir insan öğretiyor. Bu âyet-i Kerîme ise onları red için buyuruyor ki: Kur’an-ı insanlar değil, kerem ve merhamet sâhibi Yüce Rahmân ismine de sâhip olan Allah Teâlâ öğretmiştir. O ilâhî kitap bir ilâhî vahye dayanmış bulunmaktadır.

Rahman Suresi 3. Ayet Meal ve Tefsiri

3. İnsanı yarattı.

3. O rahîm ve rahmân olan Hikmet Sâhibi Yaratıcı (insanı yarattı) bu cins mahlûkatı da yok iken var etti, vücuda getirdi, onu da kabiliyetli, seçkin bir zümre kıldı.

Rahman Suresi 4. Ayet Meal ve Tefsiri

4. Ona beyanı maksadını anlatmayı öğretti.

4. (Ona) O insanlık zümresine (beyânı) maksadı ifâde etmesini (öğretti) Evet.. O Hikmet Sâhibi Yaratıcıdır ki: İnsanları zâhirî ve bâtınî kuvvetler ile donattı, onları maksatlarını anlatbilecek bir kabiliyete nâil buyurdu. Kullarına bu gibi kabiliyetleri, varlıkları ihsân buyuran bir Yüce Yaratıcı, elbette ki, onları irşâd için de ayrıca bir nîmet olmak üzere Yüce Peygamberine Kur’an-ı Kerim’i indirmiş ve öğretmiştir. Bu nasıl uzak görülebilir?.

Rahman Suresi 5. Ayet Meal ve Tefsiri

5. Güneş ve ay, muntazam bir hesab ile cereyan etmektedir.

5. Bir kere o Yüce Yaratıcının büyük kudretini düşününüz ki: (Güneş ve ay) takdir edilmiş muntazam (bir hesab iledir.) onlar, gök cisimlerinin en büyüklerindendir. Kendi burçlarında, menzillerinde belli vakitlerde, muntazam birer şekilde deveran edip durmaktadırlar. Bununla yer yüzünde muhtelif mevsimler, vakitler zuhura geliyor, bu sâyede insanlığın da hayat faaliyeti tanzim edilmiş oluyor, bir nice faydalı mahsulat gelebiliyor.

Rahman Suresi 6. Ayet Meal ve Tefsiri

6. Ve çimen ve ağaç secde ederler.

6. (Ve çimen) Buğday ve arpa gibi sapı bulunan bitkiler (ve ağaç) hurma ve portakal ağaçları gibi sakları = sapları bulunan şeyler merhametli mâbud Hazretlerine (secde ederler) yaratılışları itibariyle ilâhî irâde ne ise ona itaatta bulunurlar. Onların öyle muhtelif şekillerde, özelliklerde olarak varlık alanına gelmeleri, ilâhî irâdeye boyun eğmelerinin bir neticesidir. Ve onlar kendilerine mahsus bir kulluk secdesi vaziyetinde bulunmuş olurlar. Fakat biz onun farkında olamayız.

Rahman Suresi 7. Ayet Meal ve Tefsiri

7. Semayı yükseltti ve mizanı koydu.

7. Ve o merhamet ve hikmet sâhibi olan Yüce Yaratıcı (Semâyı yükseltti) gök kubbelerini yüksek yarattı, onları meleklerin birer ikâmetgâhı kıldı, dinî hükümlerin o taraftan Peygamberlerine inmesini takdir etti. (ve dengeyi koydu.) yâni: Bu âlemin nizam ve intizamını temin buyurdu. Bütün ilâhî hükümleri, birer adâlet ve hikmete dayanmış bulundu ve her şeyde bir intizamın, bir adâletin cereyanını emretmiş oldu, adâleti ve dengeyi temine vesîle olacak kabiliyeti de o Yüce Yaratıcı, kullarınca yaratmıştır. Elverir ki, bu kabiliyetler kötüye kullanılmasın.

Rahman Suresi 8. Ayet Meal ve Tefsiri

8. Ta ki, mizanda hadd-i tecavüz etmeyesiniz.

8. Evet.. Hikmet Sâhibi Yaratıcı, dengeyi koydu. (Tâ ki,) ey insanlar!. Siz (mizânda hadd-i tecâvüz etmeyesiniz.) adâletten, doğruluktan ayrılmayasınız, toplumsal hayatınız bir intizam içinde, güzelce ahlâk düsturlarına riâyet dairesinde devam edip dursun.

9. Ve mizanı adaletle yerine getiriniz ve tartıyı noksan etmeyiniz.

Rahman Suresi 9. Ayet Meal ve Tefsiri

9. (Ve mizânı adâletle yerine getiriniz) Onu doğru tutunuz, dikkatle hareket ediniz (ve tartıyı noksan etmeyiniz) adâlet ve insafa aykırı bir vaziyette bulunmayınız, doğruluktan aslâ ayrılmayınız, bu mühim bir vazifedir, buna dikkat edilmesi icap eder.

Rahman Suresi 10. Ayet Meal ve Tefsiri

10. Yeryüzünü de her hayat sahibi için döşedi.

10. Ve Kâinatın Yaratıcısı Hazretleri
(Yeryüzünü de her hayat sâhibi için döşedi.) yer sahası, üzerinde yaşayan bir nice çeşitli hayat sâhipleri için ve bilhassa insan nev-i için yaşayışa elverişli bir vaziyette yaratılmıştır.

Rahman Suresi 11. Ayet Meal ve Tefsiri

11. Orada çeşitli meyveler ve tomurcuklar sahibi olan hurma ağaçları vardır.

11. (Orada) Yer yüzünde (çeşitli meyveler) şekilleri, lezzetleri, fâideleri muhtelif yemişler (ve tomurcuklar sâhibi olan hurma ağaçtan vardır) hurmaların büyüyüp gelişmesini sağlamaya zâ’y olmalarını men’e vesîle olan bir takım çiçek gılafları mevcuttur.

Rahman Suresi 12. Ayet Meal ve Tefsiri

12. Yaprak sahibi daneler ve iyi kokulu nebat vardır,

12. (Ve) Yeryüzünde (yaprak sâhibi dane) ler (vardır) buğday, ve arpa gibi geçim sebebi olan toprak ürünleri mevcuttur (ve iyi kokulu bitki) de (vardır) insanın dimağını kuvvetlendiren, içerisine neşe veren güzel kokulu nice çiçekler ve sâire de yaratılmıştır.
“Reyhan fesleğen denilen güzel kokulu bitkidir. Cenab-ı Hak’kın rahmetine ve ihsân buyurduğu rızka da “Reyhanullâh” denilmektedir.

Rahman Suresi 13. Ayet Meal ve Tefsiri

13. Artık Rabbinizin hangi nimetlerini tekzîb edersiniz?

13. (Artık) Ey insan ve cin tâifleri (Rab’binizin hangi nîmetlerini tekzîb edersiniz?.) o kerem sâhibi, lütuf edici olan Yaratıcımızın öyle sonsuz olan nîmetlerinden hangisini inkâr ederek nankörlükte bulunursunuz?. Böyle bir inkâr, pek büyük bir nankörlük değil midir?. Bunu takdir edemez misiniz?.

Bu âyet-i Kerîme, inkârcılara karşı büyük bir kınamayı içermektedir, ilâhî nîmetleri inkârın pek büyük bir rezâlet olduğuna işâret için ve insanların dikkatlerini Allah’ın nîmetine çekerek onları gafletten kurtarmak için otuz bir kere tekrar buyurulmuştur. Böyle bir tekrara edebiyatımızda “terci-i bend” deniliyor. Mühim bulunan mevzular, tekrar edilerek onunla enzar-ı dikkat çekilmiş bulunur.

“İlâ” ve “Elâ”: Nîmet, lütuf ve ihsân demektir. Çoğulu: “lâ”dır. Zahirî ve bâtınî nîmetlerin hepsini de kapsamaktadır. “Nâ, mâ” lâfzı da böyledir.

Rahman Suresi 14. Ayet Meal ve Tefsiri

14. İnsanı pişmiş çamurdan yapılmış çanak gibi bir kurumuş, ses ve bir balçıktan yarattı.

14. Bu mübârek âyetler de ilâhî nîmetlerin bir kısmına dâir açıklamalarda bulunuyor, insanların ve cinlerin nelerden yaratılmış olduklarını bildiriyor. Doğu ve batı taraflarının birer ilâhî eser olduğunu haber veriyor, birçok kıymetli şeyleri sînesinde saklayan denizlerin ve onlarda akıp giden muazzam, gemilerin birer ilâhî nîmet olduğuna işâret ediyor ve bütün bu nîmetlerin inkâr edilemeyeceğini ihtar buyuruyor. Şöyle ki: O Yüce Yaratıcı (İnsanı) Âdem Aleyhisselâm’ı (pişmiş çamurdan yapılmış çanak gibi bir kurumuş, ses verir balçıktan yarattı.) öyle hayattan mahrum bir şeye insaniyet vererek onu hayat nîmetine nâil buyurdu, öyle bir yaratılış hârikası vasıtasiyle insanlık silsilesini vücuda getirmekte bulundu. “Selsal” kuru balçıkdır ki, kumla karışıp kurumuş olur ve kendisine el dokundukça ses verir. “Fehhar” da balçıktan yapılan çanak ve bardak demektir.

Rahman Suresi 15. Ayet Meal ve Tefsiri

15. Cini de dumanı almayan halis bir ateş alevinden yarattı.

15. (Cini de) O garip mahiyetteki tâifeyi de veya onların ilk babalarını da (dumanı olmayan sade bir âteş alevinden yarattı.) o sûretle vücuda getirdi. “Mâric” dumansız, ışınlı sade âteş.

Rahman Suresi 16. Ayet Meal ve Tefsiri

16. Artık Rabbinizin hangi nimetlerini tekzîb edersiniz?

16. (Artık Rab’binizin hangi nîmetlerini tekzîb edersiniz?.) Hiç gözlerinizin önünde parlayıp duran bu kadar ilâhî nîmetleri nasıl inkâra cür’et edebilirsiniz?. Siz bu nîmetleri hiç görmüyor musunuz?. Kendi varlığınızı da mı inkâr ediyorsunuz?.

Rahman Suresi 17. Ayet Meal ve Tefsiri

17. İki doğunun Rabbi ve iki batının Rabbidir.

17. O Yüce Yaratıcı, (İki doğunun Rab’bi ve iki bâtının Rab’bidir.) yaz ve kısa âid doğuları ve batıları yaratmakta olan ancak o âlemlerin Rabbi’dir ki, o sâyede dört mevsim meydana geliyor, havalarda, mahsulatta ve diğer şeylerde değişiklikler ve çeşitlilikler meydana geliyor, yer yüzünde hayatı devam ettirmek mümkün oluyor.

Rahman Suresi 18. Ayet Meal ve Tefsiri

18. Artık Rabbinizin hangi nimetlerini tekzîb edersiniz?

18. (Artık Rab’binizin hangi nîmetlerini tekzîb edersiniz) Bütün bu varlık âlemindeki değişiklikler, birer nîmettir, birer hikmet gereğidir. Bunların ehemmiyetleri, fâideleri de nasıl inkâr edilebilir?.

Rahman Suresi 19. Ayet Meal ve Tefsiri

19. O iki denizi salıvermiştir, birbirine kavuşurlar.

19. O Hikmet Sâhibi Yaratıcı, (iki denizi) birbirine bitişik olan tatlı ve acı iki büyük denizi (salıvermiştir) onlar cereyan eder giderler (birbirine kavuşurlar) yeryüzünde birbirine temas ediverirler, görünüşe göre aralarında bir ayrılık yoktur. “Merc” göndermek ve karıştırmak demektir.

Rahman Suresi 20. Ayet Meal ve Tefsiri

20. Aralarında bir engel vardır, birbirine tecavüz etmezler.

20. Fakat o iki denizin (Aralarında bir engel vardır) bir haciz, bir mâni bulunmaktadır. (birbirine tecâvüz etmezler.) Her biri kendi yolunu tâkibeder, gideceği yere muntazaman akar gider. Bu da ne büyük bir ilâhî kudret eseridir, ve bunların böyle yaradılışında ne kadar fâideler vardır. Meselâ: Faris Denizi ile Rûm Denizi bu kabildendir. Nil nehri de
Habeşistan dağlarından çıkarak kuzeye doğru akar, Akdeniz’e gidip dökülünceye kadar birbirine tecâvüzde bulunmaz.
“Berzah” iki şey arasındaki fasıla, iki denizi birbirinden ayıran dar yer mânasınadır. Cehennem ve sıkıntılı yer mânasında da kullanılmıştır.

Rahman Suresi 21. Ayet Meal ve Tefsiri

21. Artık Rabbinizin hangi nimetlerini tekzîb edersiniz?

21. (Artık Rab’binizin hangi nîmetlerini tekzîb edersiniz?.) O kadar büyük denizlerin, ırmakların mevcudiyeti bir nice fâideleri, menfaatleri içermiş bulunmaktadır. Bunların bu pek mühim, faydalı varlıkları da nasıl inkâr edilebilir?. Bunları bir kere düşünmez misiniz?.

Rahman Suresi 22. Ayet Meal ve Tefsiri

22. O ikisinden inci ile mercan çıkar.

22. (O ikisinden) O tatlı ve acı denizlerden (inci ile mercan çıkar.) o iki kıymetli cevher, her ne kadar acı denizden çıkmakta ise de tatlı denizlerden de çıkarılmaktadırlar. Özellikle bu iki deniz neticede biribirine kavuştuğu için birinde bulunan fâideli şeyler, diğerlerinde de bulunmuş demektir.

Rahman Suresi 23. Ayet Meal ve Tefsiri

23. Artık Rabbinizin hangi nimetlerini tekzîb edersiniz

23. (Artık Rab’binizin hangi nîmetlerini tekzîb edersiniz?.) Bu denizlerin böyle birer cevahir merkezi, birer menfaat kaynağı olmaları ne büyük birer nîmettir, şimdi bunları da inkâr mümkün müdür?.

Rahman Suresi 24. Ayet Meal ve Tefsiri

24. Denizde dağlar gibi yapılmış olan büyük gemiler de onun içindir.

24. (Ve onun içindir) O Yaratıcımızın irâdesine, yaratma ve icadına dayanmaktadır (denizde dağlar gibi yapılmış) mesnu bulunmuş (olan büyük gemiler) ki, istenilen tarafa akıp giderler. Onların varlıkları da birer ilâhî nîmettir ki, o vasıtalarla, şehirler arasında seyahatler, ticaretler mümkün oluyor, birçok istifâdeler temin ediliyor.

Rahman Suresi 25. Ayet Meal ve Tefsiri

25. Artık Rabbinizin hangi nimetlerini tekzîb edersiniz?

25. (Artık Rab’binizin hangi nîmetlerini tekzîb edersiniz?.) Bütün o gemilerde ilâhî kudretin birer muntazam eseridir, bir çok menfaatleri temine vesîledir, o hâlde bu nîmetleri nasıl inkâr edebilirsiniz?. Ey inkârcılar!. Hiç bu inkârların tehlikeli âkıbetini düşünmez misiniz?

Rahman Suresi 26. Ayet Meal ve Tefsiri

26. Onun üzerinde bulunan herkes fânidir.

26. Bu mübârek âyetler de Yüce Yaratıcıdan başka bütün varlıkların yok olmaya mâruz bulunduklarını bildiriyor. Bütün mahlûkatın muhtaç oldukları şeyleri o Yüce Yaratıcıdan taleb eder olduklarını haber veriyor. Ve bütün insan ve cin’in yakında bir muhasebeye tâbi tutulacaklarını ihtar ediyor. Afv ve keremine ilticâ edilecek olan o Kerem Sâhibi Rab’binizin nîmetlerini inkâra imkân bulunmadığına işâret buyurmaktadır. Şöyle ki: (Onun üzerinde bulunan) Yeryüzünde yaşayan (herkes fânidir) hiçbir mahlûk bu dünyada ebedî bir biçimde yaşayacak değildir. İnsanlar da, cinler de tamamen öleceklerdir. Bilâhare Allah’ın kudreti ile yeniden hayata kavuşup âhiret âlemine sevk edileceklerdir, orada hak ettikleri âkıbete kavuşacaklardır.

Rahman Suresi 27. Ayet Meal ve Tefsiri

27. Celâl ve ikram sahibi olan Rabbinin zâtı ise bâki kalacaktır.

27. (Celâl ve ikram sâhibi olan) Tasavvurların üstünde büyüklük ve ululuk sâhibi ve lûtf ile, ihsân ile vasıflanmış bulunan (Rab’binin zâtı ise bâki kalacaktır.) onun mukaddes zâtı, ezelidir ve ebedîdir, fânilikten yücedir. Yerde ve gökte bulunan her hayat sâhibi ise bir gün yok olmaya mâruz kalacaktır. Tekrar vücuda gelmesi de yine ilâhî takdir ile vuk’u bulacaktır.

Rahman Suresi 28. Ayet Meal ve Tefsiri

28. Artık Rabbinizin hangi nimetlerini tekzîb edersiniz?

28. (Artık Rab’binizin hangi nîmetlerini tekzîb edersiniz?.) Bütün bu kâinattaki ilâhî tasarruflar birer hikmete ve kullarına âid birer menfaate, birer mühim gayeye dayanmaktadır. Bir kere hayat büyük bir nîmettir, bundan istifâde edenler, dünyalarını da, âhiretlerini de temin etmiş olurlar, ölüm de, mü’minler hakkında büyük bir nîmettir. Ölümü göz önüne alan mütefekkir insanlar, daha hayatta iken ebedî geleceklerini düşünüp temine çalışırlar ve özellikle îman ile, sâlih ameller ile ölüp âhirete gidenler dünyanın fânî varlığından kurtularak ebedî bir hayata, bir saadete nâil bulunurlar. Artık bu ölüm, o gibi zâtlar hakkında pek büyük bir ilâhî nîmetten ibârettir. Evet..

“Halk ölüm sandığını sanma ölüm ey Hakkı”
“İyd’i Ekber’dir o kim sanma mematım geldi”

Velhâsıl: Kerem Sâhibi Rab’bimizin hiçbir nîmetini inkâr câiz olamaz.

Rahman Suresi 29. Ayet Meal ve Tefsiri

29. Göklerde ve yerde her kim var ise O’ndan dilerler. O, her gün bir işdedir.

29. (göklerde ve yerde her kim var ise) Bütün melekler, insanlar, cinler (O’ndan) o Yüce Yaratıcıdan muhtaç oldukları, arzu ettikleri şeyleri (dilerler) talebte bulunurlar. Evet.. Bütün mahlûkat o Yüce Yaratıcıdan birer lisân-ı hâl ile veya söz ile veya her ikisi ile de birçok şeyler niyâz eder dururlar. Kısaca bir nice insanlar, cinler, afv ve mağrifet talebinde bulunurlar, melekler de mü’minler hakkında ilâhî mağrifetin tecellîsini niyâz ederler. (O) Yüce Yaratıcı ise (her gün bir iştedir.) Bir emrdedir. Şöyle ki: O âlemlerin Rabbi, mahlûkatını diriltir, öldürür, rızıklandırır, izzete veya zillete uğratır, sıhhatle veya hastalığa mâruz bırakır, servete veya ihtiyaca düşürür. Göklerde ve yerlerde bulunanların birçok taleblerini karşılar. Bütün bunlar, birer hikmeti kapsamakta ve Allah’ın işlerinden sayılmaktadırlar.

Rahman Suresi 30. Ayet Meal ve Tefsiri

30. Artık Rabbinizin hangi nimetlerini tekzîb edersiniz?

30. (Artık Rab’binizin hangi nîmetlerini tekzîb edersiniz?.) O Yüce mâbud ki, kendi kullarına öyle niyâzda bulunmalarına müsaade etmiştir, onların hikmet ve faydaya muvafık olan dualarını, istirhamlarını kabul buyurmaktadır. O hâlde o kerem, merhamet sâhibi olan Yaratıcımızın hangi bir lutf ve ihsânı inkâr edilebilir?.

Lütfen Paylaşın!
0Shares

BİR CEVAP YAZIN