MUTAFFİFİN SURESİ MEALİ VE TEFSİRİ

Mütaffifin Suresi 13. Ayet Meal ve Tefsiri

13. Ona karşı bizim âyetlerimiz okunduğu vakit, evvelkilerin masalları, demiştir.

13. Bu mübârek âyetler, inkârcıların Kur’an-ı Kerim hakkındaki iftiralarını bildiriyor, onların ne kadar kalp katılığına tutulmuş olduklarını teşhîr ediyor ve onların ne kadar mahrûmiyete uğramış ve nasıl bir cehennem ateşine aday bulunmuş olduklarını ve nasıl bir kınamaya, ihtara mâruz kalacaklarını beyan buyurmaktadır. Şöyle ki: (Ona karşı) O hain şahsa, Velid İbn-i Mugire veya “Nadr-İbnil’hars” gibi herhangi bir inkârcıya karşı (bizim âyetlerimiz okunduğu) Kur’an-ı Kerim’in itikad, ahlâk, helâl ve haram gibi hükümlerine dair tebligâtı bildirildiği (vakit) o dinsiz şahıs, o mukaddes âyetler hakkında onlar (evvelkilerin efsaneleridir, demiştir.) Öyle bâtıl, câhilce bir iddiaya cür’et göstermiştir.
“Esatir” tarihten evvelki zamana ait masallar, uydurma hikâyeler demektir.

Mütaffifin Suresi 14. Ayet Meal ve Tefsiri

14. Aslâ öyle değil.. Fakat onların kazanmış oldukları şey, kalpleri üzerini kaplamıştır.

14. (Aslâ öyle değil) O âyetler, hâşâ efsane değildir. (Fakat onların) O mukaddesata efsane demeğe cür’et eden inkârcı şahısların (kazanmış oldukları şey) işlemiş oldukları küfür ve isyân, bâtıl düşünceler, onların (kalpleri üzerini kaplamıştır.) içlerine nüfuz ederek vicdanlarını kuşatmıştır. Artık, hakikatleri görüp anlayamaz bulunmuşlardır.
“Rane” kelimesi, galebe etti, kuşattı, sarıp kapladı demektir.

Mütaffifin Suresi 15. Ayet Meal ve Tefsiri

15. Hayır.. Şüphe yok ki: Onlar, o gün Rablerinden elbette mahrum kalmış kimselerdir.

15. (Hayır) Onların o iddiaları bâtıldır. (Şüphe yok ki: Onlar) O Kur’an-ı Kerim’e efsane demek alçaklığında bulunan inkârcılar (o gün) o kıyamet zamanında (Rabbilerinden elbette mahrûm kalmış) Allah’ın rahmetinden mahrûm olmuş, manevi yakınlıktan uzak bulunmuş (kimselerdir.) Mühîm zatlar, âhirette Allah’ın cemalini görme şerefine nâil olacakları hâlde o inkârcılar öyle bir şereften ebediyen mahrûm bulunacaklardır.

Mütaffifin Suresi 16. Ayet Meal ve Tefsiri

16. Sonra muhakkak ki: Onlar, o alevli cehenneme gireceklerdir.

16. (Sonra muhakkak ki: Onlar) O rahmetten, o görme şerefinden mahrûm olanlar, (o alevli cehenneme) o yakıcı ateş mahalline de (gireceklerdir.) O ebedî azaba atılacaklardır.
“Sıliy” kelimesi, ateşe girmek, yaslanmak ve yanıvermek demektir.

Mütaffifin Suresi 17. Ayet Meal ve Tefsiri

17. Sonra denilir ki: İşte bu, sizin kendisini yalanladığınız şeydir.

17. (Sonra da) O Cehenneme atılanlara zebaniler tarafından kınanmak ve yerilmek için (denilir ki: İşte bu) ceza, hakkınızdaki bu azap ve ceza (sizin
kendisini) dünyada iken (yalanladığınız şeylerdir.) Siz bu âhirete inanmamıştınız. Hz. Peygamberi ve Kur’an-ı Kerim’i tasdik etmemiştiniz, ilâhî âyetleri birer efsane sanmış idiniz, işte bu cehennem, sizin için o bâtıl kanaatinizin, lâkırdılarınızın bir cezasıdır. Artık bu müthiş azabı tadın durun. İşte inkârcıların âkibetleri böyle pek korkunçtur.

Mütaffifin Suresi 18. Ayet Meal ve Tefsiri

18. Hakikattir ki: İyi kulların kitabı elbette ki illiyyindedir.

18. Bu mübârek âyetler, sâlih mü’mînlerin amellerine ait kitapların yüksekliğini bildiriyor. O zâtların âhirette erişecekleri pek temiz, lezzetli, çeşitli nîmetlere şöylece işaret buyuruyor. (Hakkaki) bir hakikattir ki: (Sâlih kulların) imânlarında sadâkatli bulunan mü’minlerin (kitabı) amel sahifeleri (İlliyyindedir.) Pek yüksek bir makamdadır. Son derece aşağı bir mekân demek olan Siccinin hilâfınadır.
“Kellâ” kelimesi bir red harfidir, öyle değil, senin anladığın gibi değildir, anlamındadır. Maamafih “Hakka”mânâsını da ifade eder.

“İlliyyun” da iyi kimselerden olan insan ve cinne ait hayırlı amellerin yazılmakta olduğu yüce bir divanın adıdır. Yedinci semâda arşın altında bulunduğu rivâyet olunuyor. İbn-i Abbas hazretleri demiştir ki: Bu, yeşil Zebercedden bir levhadır ki, arşın altında bulunmaktadır, mü’mînlerin amelleri bunda yazılıdır. İlliyûnun cennetten ve “Sidretül Müntehâ”dan ibaret olduğuna kail olanlarda vardır. “Essiracülmünîr..”

Mütaffifin Suresi 19. Ayet Meal ve Tefsiri

19. İlliyyinin ne olduğunu sana ne şey bildirdi?

19. (İlliyyinin ne olduğunu) Onun ne kadar muazzam bir mahiyette bulunduğunu (sana ne şey bildirdi?) O pek büyük bir heybete, yüceliğe sâhiptir.

Mütaffifin Suresi 20. Ayet Meal ve Tefsiri

20. O, yazılmış bir kitaptır.

20. Evet.. (O) İlliyyin, kendisinde mü’minlerin değerlerinin yüceliği, selâmet ve kurtuluşa erişmeleri (yazılmış) olan (bir kitaptır) bir yüce levhadır.

Mütaffifin Suresi 21. Ayet Meal ve Tefsiri

21. Onu Allah’a yakın olanlar, müşahede eder görür.

21. (Onu) O yüksek kitabı (yakın olanlar) “mukarreb melekler” denilen yüce zâtlar (müşahede eder görür.) Yâni: Onu hazırlar, muhafaza ederler veya onun içindekilere kıyamet gününde şâhitlik ederler.

Mütaffifin Suresi 22. Ayet Meal ve Tefsiri

22. Şüphe yok ki: İyiler, nimet içindedirler.

22. (Şüphe yok ki, sâlih zâtlar) “Ebrâr” denilen takva sâhibi, mübârek mü’minler, âhirette (nîmet içindedirler.) Onlar, pek güzel hâllere, pek yüksek makamlara erişmişlerdir.

Mütaffifin Suresi 23. Ayet Meal ve Tefsiri

23. Tahtlar üzerinde etrafa bakarlar.

23. O seçkin zâtlar, cennetlerde (Tahtlar üzerinde) oturarak diledikleri yerlere bakarlar, cennetlerdeki güzel, zevk verici manzaraları seyrederler, kendileri için ihsân buyurulan nîmetlere, mevkilere (bakarlar) dururlar. Din düşmanlarının da cehennemde yanıp yakıldıklarını seyir ederler. Hiç bir şey, onları görmelerine engel olamaz. Bu, o zâtlar hakkında birinci vasıftır.

Mütaffifin Suresi 24. Ayet Meal ve Tefsiri

24. Onların yüzlerinde o nimetin güzelliğini görüp anlarsın.

24. O mes’ut zâtların vaziyetlerine bakacak olsan (Onların yüzlerinde o nîmetin güzelliğini görüp anlarsın.) Onların yüzlerinde öyle bir parlaklık ve güzellik parlayıp durur, onların ne kadar mes’ut Allah katında makbul oldukları anlaşılmış olur. Böyle bir hitap, ya Yüce Peygamberimizedir veya herhangi bir bakılacak kimseyedir. Bu da o takva sâhibi zâtlar hakkında ikinci bir vasıftır.

Lütfen Paylaşın!
0Shares

BİR CEVAP YAZIN