Tesettür ve Avret Hükümleri

Ali Kara

Tesettür: Setr kelimesinden türemiş bir lafızdır, yani sözlükte; örtünmek, gizlenmek, bir şeyin arkasında saklanmak anlamlarına gelir.

Bir fıkıh terimi olarak tesettür, erkek veya kadının şer’an örtülmesi gereken yerlerini örtmesidir.
Bir kimsenin örtmesi gereken ve başkasının bakması haram olan yerlerine “avret yeri” denir. O halde avret yerinin tarifini bilmek lazımdır.

Erkeklerde avret mahalli göbekten diz kapakları arasıdır. Kadınlarda ise yüz, el ve ayak hariç bütün bedendir. Aişe validemize -radıyellahu anha- göre sadece bir gözün açılması yeterlidir. Elin dışının avret olduğuna hükmeden alimler vardır.

Biz İslam eserlerinden avret ve tesettürle alakalı hususları sırayla zikredeceğiz. İnşaallah noksanımızı anlayıp tamamlarız.

1-Kadının, erkeğe nisbetle avret durumu:

Cumhur ulema kadının bütün bedeninin, yabancı erkeğe nisbetle avret olduğu hükmüne gitmiştir. Ancak bu hükümden yüz ve elleri hariç bırakmışlardır, zira bunlarda muameleleri için ihtiyacı vardır. Ancak bu iki azanın açılması cevazı da fitneden emin olunması şartına bağlıdır.

Ebu Hanife’den r.aleyh, ayakların açılması cevazı rivayet edilmiştir. Yüzün ve avuçların açılması cevazı, ayet-i kerimenin beyanından anlaşılmıştır: “Ziynetlerini açmasınlar, ancak onlardan zahir olanlar müstesna.”

Göze sürülen sürme, yüzün ziynetidir, ele takılan yüzük elin ziynetidir. Zira Esma bint-i Ebu Bekir (Allah her ikisinden de razı olsun), Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in yanına girmişti. Üzerinde ince bir elbise vardı, ondan yüzünü çevirdi ve buyurdu: “Ey Esma! Kadın, hayız çağına –buluğa- ulaşınca, ondan bir şeyin görünmesi uygun olmaz, ancak şu ve şu hariçtir. Bununla yüzüne ve avuçlarına işaret eyledi.”

Hazreti Ali’ye buyurduğu rivayette: “Ya Ali! Bakışının peşine bir bakış daha ekleme. Muhakkak senin için ilk bakış vardır. Diğeri senin için değildir.”

Bir başka rivayette İbni Abbas’ın oğlu Fazl (radıyellahu anhuma) şöyle bildirdi: “Hac yolculuğunda Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in redifinde-arkasında idim. Haş’amiyye isimli bir hanım gelip fetva sordu. Fazl (r.a.) ona bakıyordu. O kadın da Fazl’a bakıyordu. Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem, Fazl’ın yüzünü kadından çevirdi.”

Bu rivayetleri iyi inceleyip tefekkür etmek ve her hususta serbestçe hareket  etmemek lazımdır. Avret yerlerinin küçük çocuklara açılması hususunda mezhebler arasında ihtilaf vardır. Bazıları mahremleri ile olan münasebet gibidir der. Bazıları da ecnebi erkekler gibidir der. Amma buluğa yanaşmış veya avret mahalli ile diğerlerinin arasındaki farkı anlayan çocuklardan sakınmak aynen büyük erkekler gibi şarttır.

Evlenmek için görüşen erkek ve kadınların, tamamen kapalı olmayan bir yerde birbirlerine bakmasına cevaz verilmiştir.

2- Müslüman kadınların kafir kadınlarla durumu:

Kafir kadın, müslüman kadınlara göre yabancı erkek hükmündedir. Bu yüzden müslüman kadının, kafir kadının bedenine bakması caiz olmaz. Müslüman kadının da bedenini onun yanında açması caiz olmaz. “… veya Müslüman kadınlara (ziynetlerini açmaları) müstesnadır.” Yani ayet-i kerimede müslüman kadınlar diye hususi zikretmesi, bu hükme kafir kadınların dahil olmadığı içindir. Hatta Ömer r.a., ehl-i kitabtan olan kadınların, müslüman hanımlar ile birlikte hamama girmesini men etmiştir.

3- Müslüman hanımların diğer müslüman hanımlara karşı avret hükmü:

Cumhur ulemanın görüşü erkeklerin erkeklere göre olan avreti gibidir. Zira iki taraf aynı cinstendir ve ekserde aralarında şehvet olmaz. Ancak fitne ve şehvet korkusu durumunda bu da haramdır.

4- Kadının mahremi olan erkeklere göre avreti:

Mahremden kasıt, ebediyyen evlenemeyeceği, neseb, süt veya hısım olmakla olan akrabalığıdır.  Fitneden ve şehvetten emin olduğu vakitte geride sayılan avret olmayan yüz, eller ve ayaklara bakması helaldir. Zira ziynetlerin gösterilmemesini emreden ayet-i kerime, mahremlerine göstermesine cevaz vermiştir. Buna göre bileziklerin, yüzüklerin, kolyelerin ve diğer takıların takılı olduğu azalar da mahremine, fitne ve şehvetten emin olma hallerinde bakılması helal olmaktadır.

Bu sayılan mevzılara bakması helal olunca, o mevzılara da dokunması ve onunla birlikte bulunması helaldir. Yani kişi mahrem olsa da, mahremi olan kadınların çıplak olan sırtına, göğüs mevzı-sına, bacak ve baldırlarına dirseklerden yukarı kısımlarına bakamaz, zira buralar ve ötesi şehvete sebeb olan mevzılardır. Peki sokakta sırtına kadar soyunmuş kadınlara nasıl bakarız veya onlarla muhatab oluruz, hangi dine mensubuz?

Zira Allah-u Teâlâ buyurdu: “Mü’min erkeklere söyle, gözlerini yumsunlar…”

Cariyelerin avret hükmünü yazmaya gerek yok, zira cariye hükmünü vereceğimiz kadınlar yok. Ama cariye gibi dolaşan zavallı hür kadınlar var.

5- Erkeğin, diğer erkeğe göre avreti:

Hadis-i şerifin beyanına göre göbek altı ile diz kapakları arasıdır. Alimlerin bir kısmına göre göbek deliği avret değildir. Fakat göbek deliğinin etrafı açılmaması için göbeği de kapatmak gerekir. Denize giden erkek arkadaşlarımız, haşe-ma almışlar ama göbekleri ve etrafı açık kalmış. Cahillik çok fena bir-şeydir, söz dinlememek de daha fenadır.

Erkeğin avret olmayan yerlerine, diğer erkeğin bakması ve dokunması, yine şehvetten emin olmak şartıyladır, değilse helal olmaz.

6- Yabancı kadınlara karşı erkeğin avret mahalli:

Şehvetten emin olduğu halde, göbek ve diz kapaklarından gayrı-sına bakması caizdir. Ancak diğer mezheblerde bu ayırım olmayıp, “Müslüman hanımlara söyle gözlerini yumsunlar…” ayet-i kerimesinin umumuna göre, avret yeri ile diğer yerlerin, mahremi olmayan yabancı kadınlar tarafından bakılmasına cevaz vermemişlerdir. Diğer delilleri, a’ma olan İbn-i Ümmü Mektum’un yanlarına gelmesiyle Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in hanımlarına örtünmelerini emretmesidir. Hanımları “Ya Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem, onun gözleri görmüyor” deyince, Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem “Sizler görmüyor musunuz?” buyurdu.

7- Küçük çocukların birbirlerine göre avret hükmü:

Bazı alimler küçüklük yaşını erkek için dört ve aşağısı ile sınırlamıştır. İbni Abidin şöyle nakletmiştir; namaz emri gibi yedi yaşı itibar edilir.

Kız çocuğu için süt emme dönemi -ki iki buçuk senedir- içinde avret hükmü yoktur. Bundan sonra şehvetlenilme çağına (sekiz yaşı) doğru bakılması bakımından avret sayılmaz, dokunulması bakımından erkek tarafından yıkanmaz, bu yaştan yukarısı büyük kadınlar gibidir.

Namaz kılmaları hususunda örtünmeleri, göbek ve diz kapağı arasına kadar olan yerleri içindir. Daha fazlasının örtünmesi men-dubtur.

8- Karı-kocanın birbirlerine göre avreti:

Edeb sebebiyle, kaba avret yerlerine bakamazlar, hadis-i şerif şöyledir: “Sizden biri ehline gelince örtünsün, develer gibi çıplak olmasın.” Kaba avret yerlerinden gay-rısına bakmak her ikisi için mubahtır. Dokunma hususunda bir sınırlama yoktur.

9- Hünsây-ı Müşkil’in  avret hükmü:

Hünsânın, hiç kimsenin yanında açılmaması, yıkanmaması lazımdır, zira eğer erkek yanında açılırsa, kendisinin kadın hükmünde olması  ihtimali vardır, eğer kadın yanında açılırsa kendisinin erkek olma ihtimali vardır.

10- Namazda örtünme:

Namazda kadınların bedeni ve başı örtmesi şarttır. Bedeni gösteren ince elbiselerle namaz kılmak caiz olmaz, zira avret mahalli açık sayılır.

11- Şahitlerin bakması:

Aleyhine dava edilen kadının yüzüne şahitler bakabilir. Hakimin hüküm vermesi için, şahitlerin şahitliği yerine getirmesi için, şehvet korkusu olsa da kadının yüzüne bakması caiz olur, zira hakkın yerine getirilmesine ihtiyaç vardır.

Zina eden kadının suçunu isbat için şahitlerin avret yerine bakmasına cevaz verilmiştir, şehvet korkusu olsa bile… Zira zina davasının sabit olması için o halde iken görülmesi lazımdır. Bu bakış ile şahitler fasık olmuş sayılmazlar, zira bunda zaruret vardır.

12- Zaruretten dolayı avret mahallinin açılması:

Erkeğin erkeğe veya kadına karşı, kadının erkeğe karşı avretini açmasının zaruret olduğu bazı yerler vardır.

Ebe olan kadının, doğum anında doğum yapan kadının fercine bakması caizdir. Veya kadının bekar olduğunu muayene etmesi için bakması da böyledir.

Erkek doktor, eğer kadın doktor yoksa, hasta olan kadının hasta olan mahalline bakması ve dokunması caizdir. Eğer erkek veya kadın olan müslüman doktor yoksa, zimmi olan (yahudi-hristiyan) doktor için cevaz vardır. Ancak ihtiyaç mahallinden fazlasını açmamalıdır.

Banyoda yıkanan kişinin kaba avretini açmaması uygundur, ancak zaruret halinde banyo küçük ise buna cevaz verilmiştir. Hela ihtiyacını yapanların da gizlenmeleri ve insanların göreceği yerlerde açılmamaları gerekir. Bu gibi ihtiyacını gören kimseye o anda selam verilmez, selam verilse, o kişi selamı almaz.

13- Kadının sesi mahrem midir?

Bu hususu anlamak için Ahzab suresindeki 32. ayette “Sözü yumuşatmayın” yani, erkeklerin arzusuna göre hoşlanacakları şekilde yumuşak sesle konuşmayın buyrulmuştur. Bu yüzden kadınların seslerini erkeklere duyurmamaya dikkat etmesi en güzel olanıdır. Bu ayet-i kerimenin delaletiyle kadınların ezan okumaktan men edileceği hükmü çıkartılmıştır. Artık siz anlayın kadın öğretmenleri veya spikerlerin erkeklere ders okuması veya haber bültenini okuması nereye girer.

Ayrıca Nur suresindeki 31. ayetin devamında “Ziynetlerinden gizledikleri bilinsin için ayaklarını yere vurmasınlar.” buyrulmakla süs eşyalarının sesini duyurmaktan men edilirseler, ya kendi seslerini işittirmek nerden mümkün olacak!

Ahzab suresi 32. ayetin devamında “evlerinde karar kılsınlar-yerleşsinler” buyrulmaktadır. Bu ayet-i kerimeyi ashabın hanımları nasıl anlamış? Zem’a kızı Sevde (r.anha)’ye denilmiş ki; Kardeşlerin dışarı çıktığı gibi sen niçin çıkmıyorsun?

Dedi ki: Vallahi muhakkak haccımı ve umremi yaptım. Sonra Allah-u Teâlâ bana -evimde yerleşmekle- emretti, Allah’a yemin olsun ki, dışarı çıkmam. Cenazesi çıkarılana kadar dışarı çıkmadı.Bizler bu ayeti nasıl anlıyoruz, ne yapıyoruz? Her fırsatta dışarı çıkmanın yolunu arıyoruz. Üstelik buna mani olmaya çalışan kocalara karşı “Bizi evlerde hapsettiniz” diyerek çıkışıyoruz. Daha ne arıyorsunuz! Sizi kimseye bulaştırmadan doğru cennete götürmek istiyorlar, onlara dua edin. Bu ayet-i kerimeyi şöyle de anlamışlardır: Dışarı çıkınca vakar ve sekinet üzere olun.

Ayetin sonrası: “İlk cahiliyye dönemindeki gibi kırıtarak-salınarak dışarı çıkmayın”

Bu kısım, cahiliyye döneminde erkeklerin önünde yürüyen ve hareketleri uygun olmayan kadınları zemmetmek ve müslüman hanımların böyle olmaması gerektiğini ifade için gelmiştir.

Ayetin son kısmı: “Ancak Allah, sizden pisliği-kötü ahlakı gidermek istiyor, ey ehli beyt!”
Hitab hususi olsa da hüküm bütün hanımlara şamildir. Allahu teâlâ bu emirlerle gerekli edebi beyan etmiş ve müslüman hanımların vasıflarının tertemiz olmasını murad etmiştir. O’nun muradının dışına çıkmak en büyük edebsizliktir.

Bu malumatlardan sonra, asrımızın ilim ve marifet sultanı, sünnet-i seniyyeyi en iyi tatbik eden ve hanımların örtüsünü en güzel şekilde korumalarına can-ı gönülden gayret eden Mahmud Efendi k.s.’ nun, tesettür hakkındaki son derece kıymetli sözlerinden bir kaçını zikretmekle yazımızı noktalayalım: “Kadınların şerefi gizli kalmalarında ve erkeklerle görüşmemelerindedir.”

“Allah sana İslam kıyafeti verdi, sen İngiliz kıyafeti giyiyorsun. Daha bu şerefinle ne kadar oynayacaksın, dönmeyecek misin hala İslam şekline.”

“Çarşaf giymekle büyük yiğitlik yapıyorsunuz, milletin tesettüre heves etmesine sebeb oluyorsunuz. Kimse bu işi yapamaz, ancak Cenab-ı Hak size nasib etti. Ölünceye kadar devam edelim, bunlar yüzümüzü ak edecek. Pantolonlar, bilmem neler giyenlere öldüklerinde “Sen kimin ümmetiydin, bu halin nedir?” der, sitem ederler, iyice cehalet doldu ortalık.”

“Muhterem üstadım -Ali Haydar Efendi k.s.- Rumların Ermenilerin şort giyen çocuklarını gördüğünde bu işe kızardı. Şimdi müslümanın çocuklarına şort giydiriyorlar, yabancı dil yazılı kıyafetler giydiriyorlar. “Daha bu çocuktur, zarar etmez” diyorlar. Çocuksa gavura mı benzemesi lazım?”

“İplik kadar bir şey dahi olmasın kafirlerin modasından. Çarık giy demiyoruz, ayakkabı giy ama müslümanca olsun. Bir ayakkabıyla bir elbise ile aldanan insanın hiç değeri kalır mı?”

“Manto giyilecekmiş, tepeden tırnağa kadar uzunmuş, genişmiş, miş miş miş. Miş’leri bırakalım, nefse uymayalım, çarşaf giymek lazımdır. Allah-u Teâlâ’nın Habibine ve hanımlarına benzemek lazımdır. Onun düşmanlarına zerre kadar dahi olsa benzememek lazımdır.”

Bu ve benzeri ilaç gibi mübarek sözlerini iyi anlamak lazımdır. İtirazın kimseye faydası yoktur. Netice nereye gidiyor, görmüyor muyuz? Kız erkek bir arada okulda, iş yerinde, sokakta ne haltlar karıştırıyorlar, dünya alem görüyor, ama ibret alıp tevbe etmiyoruz. Hala daha okusun da diploma getirsin, maaşı olsun, kimseye muhtaç olmasın, kocasına muhtaç olmasın gibi saçma ve İslam dışı itikadlarla hangi müslümanlık davasını güderiz.

Kadının vazifesi ve yaratılış gayesi nedir? Âdem babamızın eşi olarak yaratılan Havva annemiz, onun hayat arkadaşı, evlatlarının annesi ve sükun bulacağı eşi idi. Bu nizamı bozup kadını dışarı salarsak, artık pantolonda giyer, yırtmaçlı etek de giyer, defilelere çıkar ve erkeklerin ortasında kırıtır ve alkış toplar. Başına da bir parça başörtüsü takar, altında dar pantolon. Bunun adı tesettür. Buna -üstü Fatih, altı Şişhane- derler. Allahu Teâlâ sevdiği ve beğendiği modeli göndermiş, erkek ve hanımların tabi olacağı usulü beyan etmiştir. İlim geldikten sonra yan çizenler mutlaka sorumludurlar.

Kaynak: Guraba Mecmuası

Lütfen Paylaşın!
1Shares

BİR CEVAP YAZIN