Ebu Davud – Giyim Kuşam Bölümü

28. Kadınların (Giyimi Hakkında) (Gelen Hadisler)

4097… îbn Abbas (r.a)’dan rivayet olunduğuna göre; Peygamber (s.a.v), kadınlardan erkeklere benzemeye çalışanlara, erkeklerden de kadınlar benzemeye çalışanlara lanet etmiştir.[191]

4098… Ebû Hureyre (r.a)’den rivayet olunduğuna göre; Resûlullah (s.a.v), kadın gibi giyinen erkeğe de, erkek gibi giyinen kadına da lanet etmiştir.[192]

4099… İbn Ebî Müleyke’den rivayet olunmuştur; dedi ki: Âişe (ranha)’ya bir kadının erkek ayakkabısı giydiği söylendi de; “Resululah (s.a.v), kadınlardan kendini erkeğe benzetmeye çalışan (lar)a lanet etti” karşılığını verdi.[193]

Açıklama

Lanet, Allah’ın rahmetinden uzaklık demektir.

hadis-i şerifler, erkeklerin kadınlara mahsus olan elbiseler giyerek, kadınlara mahsus zinetleri takınarak giyim kuşamlarında, kılık ve kıyafetlerinde kadınlara; kadınların da erkeklere has kıyafetlere girerek erkeklere benzemesinin haram olduğunu İfade etmektedir.

Hafız İbn Hacer’in açıklamasına göre; kadınların ya da erkeklerin, konuşmalarda ve yürüyüşlerinde zıt cinslerine benzemeye çalışmaları da giyim kuşamlarında benzemeye çalışmaları gibi haramdır.

Ancak, kadın ve erkeğin kıyafetleri beldelere göre değiştiği için bazı beldelerde erkek ve kadın kıyafetlerinin ayırd edilmeleri zorlaşacak şekilde birbirine benzeyebilirler. Bu durumda kadınların islami şekilde örtünmeleriyle bu benzerlik ortadan kalkmış olur.

Konuşmada ve yürüyüşte karşı cinse bezemenin lanete hedef olması ise, yürüyenin ya da konuşanın kasdına bağlıdır. Binaenaleyh yürümesini veya konuşmasını isteyerek karşı cinse benzeten kimse bu lanete hedef olursa da, yaratılışları icabı yürüyüşleri ve konuşmaları kadına benzeyen kimseler bu benzerlikten dolayı hadis-i şerifteki lanete hedef teşkil etmezler.

Ancak bu durumda olan kimseler bu benzerlikten kurtulmak için güçlerinin yettiği nisbette alıştırma yapmakla mükelleftirler. Alıştırma sonucu yavaş yavaş bu durumdan kurtulabilirler. Eğer bu durumdan .kurtulmak için gereken çabayı göstermezlerse onlar da bu lanete müstahak ve hedef olurlar.

Bu hususta ellerinden gelen çabayı sarfettikten sonra bu benzeyişten kurtulamayanlar ise vebalden kurtulmuş olurlar. Binaenaleyh İmam Nevevî; sözü geçen hususlarda kadınlara benzeyen erkeklerin bu hallerinden dolayı kinanamayacaklarını söylerken, elinden gelen çabayı sarfettikten sonra bu benzerlikten kurtulamayan erkekleri kasdetmiş olması gerekir. -Ulema, İmam Nevevî hazretlerinin bu sözünü böyle anlamıştır.

Bir kadının ilimde, irfanda ve dinen rağbet edilen diğer hususlarda erkeğe benzemesinde hiçbir sakınca yoktur. Bilâkis bu gibi durumlardaki benzeme makbuldür.[194]

29. “Örtülerini Üstlerine Salsınlar”[195] (Ayeti Kerimesi) Hakkında (Gelen Hadisler)

4100… Safiyye binli Şeybe’den rivayet olunduğuna göre;

Aişe (ranha) Ensar kadınlarından bahsetmiş, onları övmüş, onlar hakkında iyi (sözler) söylemiş ve; “Nûr sûresi (nin) 31. âyet-i kerimesi inince onlar hemen (bellerinde bağlı olan) peştamallarına yöneldiler.” (Burada ravi) Ebû Kâmil (Hz. Aişe’nin, hiçbir anlamı olmayan) hucûr (kelimesini) mi (yoksa, kemer anlamına gelen) lıucûz (kelimesini) mi (söylemiş olduğunu iyice hatırlayamamış ve) tereddüde düşmüştür. (Safiyye binti Şeybe’nin rivayetine göre Hz. Aişe sözlerine şöyle devam etmiştir:)

“Ve hemen onları iki parçaya ayırıp birer parçasını başörtüsü edindiler.”[196]

Açıklama

Tefsir kitaplarında açıklandığına göre, “başörtülerini yakalarının üstlerine salsınlar”[197] âyet-i kerimesi inmeden önce müslüınan kadınları başörtülerini sadece arkalarına sarkıttıkları için boyunlarının ön tarafı ile gerdanları açıkta kalırdı. Yüce Allah onları bu çirkin durumdan ve zavallılıktan kurtarmak için Nûr sûresinin 31. âyetini indirdi.

İbn Ebî Hâtim’in babası vasıtasıyla Safiyye binti Şeybe’den rivayet ettiği diğer bir hadis-i şerifte şöyle buyuruluyor: “Başörtülerini yakalarının üstüne salsınlar” âyeti nazil oldu. Erkekleri evlerine dönüp Allah Teâlâ’nın kendilerine kadınlar hakkında bu âyeti indirmiş olduğunu onlara bildirdiler. Herkes bu âyeti karısına, kızına, kız kardeşine ve arkabasına okudu. Onlardan hiçbir kadın kalmayıp, nakışlı, resimli elbiselerine yöneldiler ve bunlarla başlarından aşağıya örtündüler ki Allah Teâlâ’nın kitabından indirmiş olduğuna iman etmiş ve onu doğrulamış olsunlar. Sabahleyin namazda Allah Rasûlü (s.a)’nün arkasında baştan aşağı örtülü olarak durdular. Sanki başları üzerinde kargalar vardı.[198]

Aslında mevzumuzu teşkil eden bu hadisin yeri bir sonraki bab olduğundan burada değil de orada zikredilse daha isabetli olurdu.[199]

4101… Ummü seleme (ranha)’dan rivayet olunmuştur; dedi ki: “Ey Peygamber; zevcelerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına dış elbisele­rini üstlerine giymelerini emret”[200] (âyet-i kerimesi) inince, Ensar kadınları dışarıya çıktılar. (Başlarına bağladıkları siyah) örtülerden dolayı sanki başlarında (siyah) kargalar varmış gibi görünüyorlardı.[201]

Açıklama

Bu hadis-i şeritte, Allah Teâlâ hazretlerinin, müslüman kadınların şerefini korumak için Ahzâb sûresinin 59. âyetini indirerek, onlara şereflerine uygun bir şekilde tepeden tırnağa örtünmelerini emrettiği, bu emirdeki inceliği ve hikmeti derinden kavrayan Ensarlı kadınların da ince bir titizlik ve büyük bir şevkle bu emre sarılıp islâmî kıyafete büründükleri ifade edilmektedir. Müfessirler Ahzâb sûresinin sözü geçen âyetinde bir takım incelikler tesbit etmişlerdir.

Bu inceliklerden bazıları şunlardır:

1- Allah Teâlâ örtünme emrine evvelâ Rasûlullah (s.a)’nın zevceleri ve kızları ile başlamıştır. Bu, onların diğer kadınların önderi ve imtisal numunesi olduklarını göstermektedir.

2- Hicâb âyeti, kadınların avret mahallerini örtünmeleri istikrar kazandıktan sonra nazil olmuştur. Öyleyse bu âyette emrolunan tesettür, daha önce farz kılınan Setr-i avretten başka ve fazla bir örtünmedir. Bunun içindir ki bütün müfessirler, tabirler değişik de olsa mefhumda birleşerek ayetteki “cilbâb”dan maksadın kadının elbiseleri üzerine giyilen ve bütün vücudu örten bir örtü, elbise olduğunda ittifak etmişlerdir.

3- Ayetteki, “Zevcelerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına” ifadesindeki tafsilat, hicabın yalnız Rasûlullah (s.a)’nın zevcelerine farz olduğunu ileri sürenlerin bu iddialarını açıkça reddetmektedir.[202]

Örtünmenin Şekli Nedir?

Allah Teâlâ kadınlara, iffet ve haysiyetlerinin korunması için yabancı

erkekler karşısında uzun bir örtü ile elbiselerinin üzerini örtmelerini emretmiştir. Alimler bu tesettürün nasıl olacağı hususunda ihtilâf ederek birkaç görüşe ayrılmışlardı:

1- Süddî’ye göre, “Örtü, kadının sol gözü hariç bütün yüzünü kapatmalıdır.” Ebû Havyan da şöyle der: “Endülüs’teki âdet de Süddî’nin tarif ettiği gibi idi.”

2- Ümmü seleme (anha)’dan rivayet edildiğine göre, “Bu âyetin nüzulünden sonra Ensâr kadınları siyah çarşaflara büründüler. Sanki hepsinin başına birer karga konmuştu.”

3- Taberi, İbn Şîrînden şöyle rivayet eder: “Abide es-Selmanî (r.a)’ye, “dış elbiselerini de üstlerine giymelerini söyle” âyetinin manasını sordum, büyük bir çarşaf olarak onunla bütün vücudunu Örttü. Başını ta kaşlarına kadar kapattı, yüzünü de tamamen kapattı. Yalnız sol gözünü açık bıraktı. Böylece âyeti fiilî olarak tefsir etti.”

4- Taberi ve Ebû Hayyân, İbn Abbas (r.a)’tan şöyle rivayet etmişlerdir: “Kadın cilbâbını alnının üzerine indirir ve oradan sıkar. Alttan da burnunun üzerine kadar kapatır. Yalnız gözleri dışarıda kalmalıdır. Yüzünün kalan kısmı ile göğsünü tamamen kapatmalıdır.[203]

Bu mevzuda merhum Hamdi Yazır şöyle diyor: “Cilbâbdan örtmek” tabirinde iki vecih vardır

1) Çilbâblardan birisiyle bedeni sıkıca örtmek

2) Birisi de, bir cilbâbın bir tarafıyla başından yüzünü örtmek. Bu beyanda da iki suret vardır: Birisi kaşlarına kadar örttükten sonra büküp yüzünü de örtmek ve yalnız tek bir gözünü bırakmak. İkincisi de, alnının üzerinden sıkıca sardıktan sonra burnunun üzerinden dolayıp gözlerinin ikisi de açık kalsa da yüzün kısmı âzamini ve göğsü tamamen örtmüş olmaktır.”[204]

Mezhep imamlarının bu meyzudaki görüşlerini 4104 numaralı hadisin şerhinde açıkladık.[205]

30. “Başörtülerini Yakalarının Üstüne Salsınlar”[206] (Ayeti Kerimesi) Hakkında (Gelen Hadisler)

4102…Urve b.Zübeyr’den rivayet olunduğuna göre: Aise (ranha) şöyle demiştir:

Allah ilk muhacir kadınlara rahmet eylesin. (Yüce) Allah, “Başörtülerini yakalarının üstüne salsınlar” ayetini indirdiğinde (yünden ya da ipekten dokunan) dış giysilerin bedeni en iyi şekilde örtenini, (ravi Ah-med)b. Salih (burayı) “Yünden ya da ipekten dokunan dış giysilerinin en kalınını ikiye bölüp onları(n bir parçasını) kendilerine başörtüsü yaptılar” diye rivayet etti.[207]

4103… İbn es-Serh şöyle dedi:

Ben dayımın kitabında (bir önceki hadisin) manasının Ukayl vasıtasıyla İbn Şihâb’dan ve (yine bir önceki) senediyle (rivayet edilmiş olarak) gördüm.[208]

Açıklama

4100 ve 4101 numaralı hadisler hakkında yaptığı açıklamalar bu hadis-i şerifler için de geçerlidir. İbn es-Serh’in dayısı Abdurrahman b. Abdülhamid’dir. Münzirî’nin açıklamasına göre 4102 numaralı hadisin ravilerinden Kurre, çok yanılmakla itham edilen bir ravidir.[209]

31. Kadınların Zinet (Yer)lerinden Nerelerini Gösterebileceği Konusunda (Gelen Hadisler)

4104… Aişe (ranha)’dan rivayet olunduğuna göre:

Esma, binti Ebî bekir (bir gün) üzerinde ince (bir elbise) ile Rasûlullah (s.a.v.)’ın yanına gelmişti. (Hz. Peygamber) ondan yüzünü çevirdi ve;

“Ey Esma! (şurası) muhakkak ki, kadın ergenlik çağına erişince on (un vücudun) dan şundan ve şundan başkasının görünmesi uygun olmaz” dedi ve (kendi) yüzü ile elini işaret etti.

Ebû Dâvûd dedi ki: Bu (hadis) mürseldir. (Çünkü) Halid b. Düreyk, Aişe (ranha)’ya erişmemiştir.[210]

Açıklama

Bu hadis-i şerif, ergenlik çağına giren bir kadının ile elinin dışında bütün vücudunun avret olduğunu ifade etmektedir. Binaenaleyh fitne korkusu olmadığı zaman elleri ve yüzleri açık olarak yabancı erkeklerin karşısına çıkması caizdir.

Saadet asrı olan Hz. Peygamber dönemi, fitneden uzak bir dönem olduğu için Hz. Peygamber buna izin vermiştir. Hanefî, Mâliki ve Şafiî uleması; kadının elleri ve yüzü açık olarak yabancı erkeklerin karşısına çıkmasının caiz olmasını fitnenin bulunmamasına bağlamışlardır. Çünkü Hz. Peygamber kadının ellerinin ve yüzünün avret olmadığını söylediği zaman herhangi bir fitne mevcut değildi.

İbn Reslân’ın açıklamasına göre; müslümanlann bütün devirlerde kadınların özellikle fitnenin çoğaldığı zamanlarda, ihtiyaç olmadıkça yüzleri ve elleri açık olarak dışarı çıkmalarına izin vermemiş olmaları kadınların ellerini ve yüzlerini yabancı erkek karşısında açmalarıyla ilgili cevazin aynı zamanda bir ihtiyaca da bağlı olduğunda delâlet etmektedir.

Bir başka ifadeyle, söz konusu cevaz için şu iki şartın bulunması gerekir:

1) Fitne korkusu olmayacak,

2) Kadının elini ve yüzünü açmasına bir ihtiyaç duyulacak.

Fıkıh ulemasının bu mevzudaki görüşlerini şu şekilde özetleyebiliriz:

1- Hambelîlere ve Şâfiîlerin bir görüşüne göre, kadının elleri ve yüzü dışında bütün vücudu avrettir. Doktora muayene olmak, alışveriş yapmak, şahitlik etmek gibi bir zaruret olmadıkça herhangi bir tarafı açık olarak yabancı erkeklerin karşısına çıkamaz.

Yüz ve eller zaruri olarak açıldıklarından avret sayılmamışlardır.

2- Hanefîler ile Şâfiîlerin ikinci görüşüne ve Mâlikîlerin meşhur olan görüşlerine göre; kadının elleri ve yüzü dışında bütün bedeni avrettir. Ancak ellerin ve yüzün avret sayılmaması fitne korkusunun bulunmamasına bağlıdır. Binaenaleyh fitne korkusu bulunmadığı zaman kadınların yollarda elleri ve yüzleri açık olarak dolaşmaları caizdir.[211]

Mevzumuzu teşkil eden bu hadisin senedinde Saîd b. Beşîr Ebû Ab-durrahman en-Nasrî vardır. Hadis uleması bu zatı çeşitli yönlerden zayıf kabul etmişlerdir.[212]

[191] Buhârî, libas , 61; Tirnıîzî, edeb. 34; ibn-i Mâcc nikah, 22; Ahmed b. Hanbel I. 254. 330. 339 II 200. 287. 289.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/173.

[192] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/173.

[193] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/173-174.

[194] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/174.

[195] Ahzâb(33)59.

[196] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/175.

[197] Nûr, (24)31.

[198] İbn-i kesir. Hadislerle kur’an-ı kerîm tefsiri XI 5862.

[199] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/175-176.

[200] Ahzab (33) 59.

[201] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/176.

[202] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/176.

[203] A.taşkesenüoğlıı, Ahkam tefsiri IV 324-327.

[204] Hak dini kur’an dili VI 3928.

[205] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/176-177.

[206] Nûr(24)-31.

[207] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/178.

[208] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/178.

[209] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/178.

[210] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/179.

[211] El,Cezeri Abdurrahman. el-Fıkh alel-Mezâhibi’l Erbaa V 54-55.

[212] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/179-180.

Lütfen Paylaşın!
1Shares

BİR CEVAP YAZIN